Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, konuk Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın skandal açıklamalarına ilişkin, "Bize hep demokrasi, hukuk dersi vermeye çalışıyorsunuz, üç tane Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var ve siz Türk azınlığın Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu ve konuk Bakan Dendias arasında ilk olarak ikili görüşme gerçekleştirilirken, daha sonra heyetlerarası görüşmelere geçildi. Toplantıların sona ermesinin ardından iki bakan ortak basın toplantısında konuştu. Bilindiği gibi İstanbul’da 5 yıl aradan sonra gerçekleştirilen, o günkü adıyla ‘istikşafi’ (istişari) görüşmelerin ardından hem 62’nci istişari hem de iki bakanlık arasında siyasi istişareler toplantıları gerçekleştirdiklerini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Bu toplantıların son derece pozitif bir atmosferde, samimi bir şekilde gerçekleştirilmesinden büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu anlamda ekiplerimize de çok teşekkür ediyorum. Sorunların tabi, iki komşu ve müttefik arasında yapıcı diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz. Sorunlara üçüncü taraflar üzerinden çözüm aramak doğru değil. Oldubittiler ve provakatif söylemlerden de tabi ki uzak durulmalıdır. Bugün bunları enine boyuna değerlendirme imkanımız oldu. Bugünkü görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla ele aldık. Bugün, Ege ve Doğu Akdeniz bağlamındaki sorunlarımızı da kapsamlı, samimi bir şekilde değerlendirdik. Evet, Ege’de görüş ayrılıklarımız var, bunları geçmişte istikşafi görüşmelerde ele alıyorduk. Sürecin bu anlamda da yeniden başlaması önemli. Doğu Akdeniz bağlamında ise Türkiye olarak her zaman hakça paylaşımdan yana olduk. O nedenle sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği’ne (AB) Doğu Akdeniz konulu çok taraflı bir konferans düzenleme teklifinde bulundu. Bununla ilgili detaylı teklifleri, önerileri AB tarafına ilettik, şimdi AB’den cevap bekliyoruz. Ay sonunda Cenevre’de Kıbrıs konulu gayri resmi 5+1 Birleşmiş Milletler (BM) toplantısı gerçekleşecek. Bu Türkiye olarak bizim teklifimizdi. Crans-Montana’dan sonra ortak bir zeminin olup olmadığını anlamak için her tarafın Kıbrıs’ta iki tarafın ve garantör ülkelerinde bu konulardaki pozisyonlarını öğrenmek için önceden gayri resmi bir şekilde bir araya gelmemizi teklif etmiştik. Bugün Niko ile de ay sonunda Cenevre’de buluşmak üzere teyitleştik” dedi.
Herkesin bu toplantıya açık fikirlerle gelmesinin, bundan sonraki sürecinde sağlıklı işlemesi bakımından önemli olduğunu bildiren Bakan Çavuşoğlu, “Ticari ve ekonomik ilişkilerimize iki komşu ülke olarak önem veriyoruz. Bu anlamda ilişkilerimizin gelişmesi için de birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Atılabilecek adımları bugün ele aldık. Uçak seferlerinin başlamasını önemli buluyoruz. Aynı zamanda sınır kapılarının da açılması ticaret ve turizm alanında işbirliğinin geliştirilmesi bakımından önemlidir. Son zamanlarda tır şoförlerimizin vize konusunda yaşadığı bazı sorunlar vardı, dernekler ve Ticaret Bakanlığımız bunları bize aktarmıştı. Bugün bu konudaki taleplerimizi, beklentilerimizi Niko ve heyetine de aktarma imkanımız oldu. Özellikle gerek Yunanistan’la gerekse Avrupa ülkeleriyle ticaretimizin kesintisiz bir şekilde pandemiye rağmen devam etmesi bakımından karayolu taşımacılığı önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.
"Bu ziyareti ve başlattığımız diyalogu önemli buluyorum"
Terörle mücadele konusunu da samimi bir şekilde ele aldıklarını belirten Bakan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Özellikle FETÖ, PKK, PYD, DHKP-C gibi terör örgütleriyle mücadelemizde daha etkin bir işbirliği görmek arzumuzdur. Yasa dışı göç konusu hem Türkiye’yi hem Yunanistan’ı hem de Avrupa’yı ilgilendiren bir sorun. Bu sorun önümüzdeki yıllarda da devam edecek. AB ile bir 18 Mart mutabakatımız vardı. Bu mutabakatın güncellenmesi konusunda Avrupa birliği ile görüşüyoruz ve bu mutabakatın güncellenmesi, göç alanında Yunanistan ile daha iyi bir işbirliği imkanı sağlayacaktır. Biz bu konuda, bu insani bir konu, rekabet değil, iyi bir iş birliği alanı olması gerektiğine inanıyoruz göç konusunun. İkili konuları değerlendirirken tabi ki, hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da azınlıklarımız var. Batı Trakya Türk azınlığı ile Yunanistan’da yaşayan soydaşlarımızın yaşadığı sorunları da bugün görüşmemizde gündeme getirdik. Biz Türkiye olarak AK Parti iktidara geldiği günden bu yana Rum vatandaşlarımızın sorunları konusunda azınlıkla diyalog içinde pek çok olumlu uygulamayı hayata geçirdik. Elbette aynı yapıcı yaklaşımı, Batı Trakya Türkleri dahil, oradaki soydaşlarımız içinde bizimde beklememiz gayet doğaldır. Her iki ülke içindeki azınlıkların huzur ve refah içinde olması bizlerin de yararınadır ve ilişkilerimizi de tabi ki olumlu yansımaları da olacaktır. Biz sonuçta, ön koşulsuz olarak bu diyalogu sürdürmek istiyoruz. İlişkilerimizi her alanda Yunanistan ile iki komşu olarak, müttefik olarak geliştirmek istiyoruz. Bugün önümüzdeki süreçte ilişkilerimizi geliştirmek için Niko Dendias ve heyetlerimizle görüştük. Karşılıklı ziyaretler, bizim bundan sonraki karşılıklı ziyaretlerimizden sonra liderlerimizin de bir araya gelmesini arzu ediyoruz. Bu konuda sayın Cumhurbaşkanımızın da olumlu olduğunu bizzat Niko Dendias Cumhurbaşkanımızın kabulünde görmüş oldu. Sonuçta diyalog kanallarının sürekli olarak açık tutulması, aynı şekilde ilişkilerimizi daha ileriye götürme bakımından ve var olan aramızdaki anlaşmazlıkların çatışma ve gerginlik yoluyla değil, diyalog yoluyla çözülmesi ya da çözüm için çalışması bakımından bu ziyareti ve başlattığımız diyalogu önemli buluyorum. Bunu devam ettirmek istiyoruz.”
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ise, gerçekleştirdikleri görüşmelerin açık ve samimi bir ortamda gerçekleştirildiğini anlatarak, uzlaşılamayan bütün konuları masaya yatırdıklarını söyledi. Dendias, ekonomik alanda Türkiye ile birlikte pozitif bir gündem oluşturabileceklerini ve ilişkileri bu şekilde ilerletebileceklerini kaydederek, Türkiye-Yunanistan arasındaki mevcut havayı değiştirebileceklerini, son 20 aydır devam eden olumsuz havayı ortadan kaldırabileceklerini vurguladı. Son dönemde ihlal eylemlerinin dramatik şekilde arttığını, bu eylemlerin güven ortamı oluşturulmasının önünde bir engel teşkil ettiğini dile getiren Dendias, “Dün İstanbul’da Patrik ile görüşme fırsatı buldum. Bu görüşme sırasında Türkiye’deki Yunan azınlığın sorunlarını dinleme fırsatı buldum. Yunanistan’da Müslüman azınlık var. Lozan anlaşmasına göre buradaki azınlık Müslüman, ayrıca yapmış olduğumuz görüşmelerde yalan haber, kışkırtıcı söylemlerden uzak durulması çağrısında bulundum. Çünkü bu tip söylemler ve bu tip eylemler bizim iki ülke arasındaki ilişkilerimizin gelişmesi önünde bir engel teşkil etmekte. Bugün, birçok bölgesel konuyu da ele aldık. Bunların başında da tabi ki Kıbrıs konusu var. İki hafta sonra BM Cenevre’de 5’li bir zirve düzenleyecek. Biz bu konferansa bütün tarafların iyi niyetle gelmesi ve Kıbrıs sorununun çözümü konusunda görüşmelerin tekrar başlamasını ümit ediyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayanan ve Avrupa müktesebatına uygun bir ülke hariç uluslararası toplum tarafından kabul edilen yegane çözüm, iki taraflı, iki toplumlu federasyon çözümüdür. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliği ve egemenlik haklarını ihlal eden eylem ve davranışlardan ihlal edilmesi gerekir” diye konuştu.
Avrupa Konseyi’nde de belirtildiği gibi vize serbestisi gibi önemli konuları ele almaya hazır olduklarını bildiren Dendias, “Biz bu konuyla ilgili olarak her zaman yapıcı bir tavır takındık. Ancak bütün aday ülkeler için geçerli olduğu gibi ihlal edilemez bir kural var. Avrupa müktesebatı da dahil Avrupa Birliği ilke ve değerlerine saygı duymak gerekir. Bu da bütün üye ülkelerin egemenlik, toprak bütünlüğü ve hükümdarlık haklarına saygı göstermekten geçer. Bu çerçevede AB ikili bir yaklaşımı benimsedi. Önlem alma ihtimali her zaman konseyin masasında bulunuyor. Eğer Türkiye bizim egemenlik ve hükümdarlık haklarımızı ihlal etmeye devam ederse, bunu tekrarlarsa, o zaman masadaki önlemler gündeme gelecektir ve biz bütün kalbimizle böyle bir şeyin olmamasını ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.
Hem Yunanistan-Türkiye ilişkilerini hem de Türkiye’nin AB üyeliğini etkileyen bir konuya değindiğini vurgulayan Dendias, “Yunanistan, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (Unclos) ve uluslararası hukuktan kaynaklanan bir hakkı kullanması çerçevesinde savaş tehdidiyle karşı karşıya. Bu tabi ki ne iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmakta ne de AB sözleşmesi yada uluslararası hukuk ile bağdaşmakta. Türkiye, uluslararası deniz hukukuyla ilgili BM sözleşmesini kabul etmiyor. Ancak bu sözleşme AB tarafından onaylandığı için artık Avrupa müktesebatının da bir parçasını teşkil etmekte. Yine Türkiye ile Libya arasında imzalanan muhtıra ile ilgili olarak, bu muhtıra AB Konseyi tarafından kınandı bildiğiniz gibi, zira bu muhtıra üçüncü ülkelerin egemenlik haklarını ihlal etmekte ve uluslararası hukuka uygun değil” ifadelerini aktardı.
Dendias ayrıca, görüşmede son dönemde mülteci konusunun Türkiye tarafından kullanılması konusunu gündeme getirdiğinin altını çizdi.
"Bize hep demokrasi, hukuk dersi vermeye çalışıyorsunuz, üç tane Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var ve siz Türk azınlığın Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz"
Bakan Çavuşoğlu, kendi konuşmasında Yunanistan’ı itham edici bir söylem içinde bulunmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Ama bu ilk görüşmenin biz daha pozitif bir atmosferde devam etmesini arzu ediyorduk. Fakat Niko Dendias yaptığı konuşmada maalesef ülkeme yönelik son derece kabul edilemez ithamlarda bulundu. Öncelikle, Türkiye’nin Yunanistan’ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti, kendi haklarını özellikle Doğu Akdeniz’de ve Kıbrıs Türk haklarını korumaya muktedirdir. Attığımız adımlarda haklarımızı korumaya yöneliktir. Biz bu konularda görüş ayrılığımız var ve bundan sonra bu konuları kendi aramızda görüşme konusunda mutabık kaldığımız halde buraya gelip Türkiye’yi suçlarsanız, ben de bunların cevabını vermek durumunda kalırım. Ayrıca Türkiye’de biz, Rum - Ortodoks azınlığı Rum - Ortodoks olarak kabul ediyoruz. Ama siz ’Ben Türküm’ diyen Türklere, ‘yok sen Türk değilsin, sadece Müslümansın’ demenizde ne insanidir, ne de uluslararası hukuka uygundur. İnsani olarak yaklaşımlarınız farklı olabilir. Bize hep demokrasi, hukuk dersi vermeye çalışıyorsunuz, üç tane Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var ve siz Türk azınlığın Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz. Bunlar Rum Müslümanlar mı? Bunlar kendisi ‘ben Türküm’ diyorsa Türktür ve bunu da böyle kabul etmek durumundasınız.”
"Türkiye olarak biz üçüncü taraflar yerine iki ülke olarak tüm bu meseleleri konuşmaya ve bundan sonra uluslararası hukuk sistemi çerçevesinde, samimi bir diyalog çerçevesinde bu konularda görüş ayrılıklarımızı azaltmaya ve işbirliğimizi güçlendirmeye hazırız"
Anlaşmalar konusunda farklı düşünülebileceklerini, Libya’yla olan anlaşmalar da aynı düşünmediklerini dile getiren Bakan Çavuşoğlu, “Fakat AB Komisyonu’nun bunu kınaması bir şey ifade etmez ki, Avrupa Adalet Divanı, AB’nin kendi yargı mekanizmasıdır, ‘AB’nin deniz yetki alanlarıyla ilgili bir rolü, yetkisi yoktur’ demiştir. Hal bu iken AB Komisyonu’nun ne dediği işin doğrusu bizim umurumuzda değil. Göç konusunu biz hiçbir zaman ne AB’ye ne Yunanistan’a karşı kullanmadık. Biz göç konusunda insani davrandık ve göç mutabakatını harfiyen uyguladık. Ama AB bunu uygulamadı. Biz içeride bunları konuştuk. Sizin, dört yılda 80 bin insanı geriye ittiğinizi ve hatta Türkiye üzerinden gitmeyenleri de nasıl denize attığınızı da anlattık ama bunları basının önünde konuşmadık. Ama buraya çıkıyorsunuz basının önünde ülkenize mesaj vermek için Türkiye’yi suçlamaya kalkıyorsunuz. Benim bunları kabul etmem mümkün değil. Biz sadece dostane bir şekilde basın toplantısı dahil tüm konuları samimi bir şekilde konuşmaya çalıştık, konuştuk ve olumlu mesajlar verdik. Tüm bunlara rağmen, Türkiye olarak biz üçüncü taraflar yerine iki ülke olarak tüm bu meseleleri konuşmaya ve bundan sonra uluslararası hukuk sistemi çerçevesinde, samimi bir diyalog çerçevesinde bu konularda görüş ayrılıklarımızı azaltmaya ve işbirliğimizi güçlendirmeye hazırız. Ama böyle basının önünde benim ülkemi ve milletimi ağır bir şekilde itham ederseniz bunun da cevabını vermek durumundayız” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Çavuşoğlu’nun tepkisi sonrasında Dendias, “Sanki Doğu Akdeniz’de hiçbir şey olmuyormuş gibi davranamam. Yunanistan’ın görüşleri gayet açık. Türkiye hem Ege’de hem de Doğu Akdenis’de uluslararası deniz hukukuna aykırı davranıyor, ihlallerde bulunuyor. Azınlıklar konusuyla ilgili olarak, ‘Müslüman azınlık’ bunu Lozan Anlaşması söylüyor, biz söylemiyoruz. Lozan Anlaşması bugün yürürlükte ve yürürlükte olmaya devam ediyor” dedi.
Şubat ve martta yaşanan olaylardan sonra Türkiye’nin Yunanistan’dan şikayet etmemesi gerektiğine vurgu yapan Dendias, “Biz yeni bir sayfa açmak istiyoruz ancak açacağımız bu yeni sayfa her tarafın yaptığı yanlışları ve doğruları tespit etmekle başlamalı ve buradaki davranışın doğru olmadığını düşünüyorum. Yunanistan, Türkiye ile pozitif bir gündeme doğru ilerlemek istiyor. Ancak bu bizim dış politikamızın geçerli görüşlerinin ve tezlerinin değişeceği anlamına gelmiyor” diye konuştu.
Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de kendi belirlediği ve BM’ye kaydettirdiği kıta sahanlığı içinde faaliyetlerini sürdürdüğünü ve bugüne kadar Türkiye’yi dışlayan, Kıbrıs Türk halkının haklarını yok sayan adımlara karşı ne yapabileceğini de gösterdiğini bildiren Bakan Çavuşoğlu, “Ama biz ona rağmen hakça paylaşımdan, uluslararası hukuktan bahsediyoruz. Siz kendinize göre yorumlayabilirsiniz. Ama Lozan Anlaşması ve diğer anlaşmalarda da mesela silahsızlandırılmış adaların statüsü de var bunları da ihlal ediyorsunuz” ifadelerini kullandı.
"Bizim arzumuz iki komşu ülke olarak tüm bu meseleleri, diyalogları açık tutarak görüşmek ve devam etmek. Karşılıklı anlayış ve yaklaşım olursa bu meseleleri çözeriz, tek taraflı dayatmayla olmaz"
Karşılıklı suçlamalara girildiğinde anlatılacak çok şey olduğunu vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Ege konularında, hava sahası konusunda ve de adaların silahsızlandırılmış statüsüyle ilgili konuları da hariç tutuyorsunuz, mahkemenin yetkisini bu anlamda tanımıyorsunuz. Tam da bizim çözmemiz gereken konular. Burada karşılıklı suçlamalara girdiğimiz zaman birbirimize anlatacağımız çok şey var. Ama ikili derken şunu kastettim. Burada sorunlar iki ülke arasında, bunları çözmek için istikşafi görüşmeler mekanizması başlatılmış mı? Evet başlatılmış. Bunları tekrar bu yöntemle çözmeye karar verdik mi? Evet verdik. Bugün bu amaçla buraya geldik mi? Geldik. Bu gerginliği, tartışmayı sürdürmek istiyorsanız sürdürebilirsiniz, biz de bunu sürdürürüz. Burada AB’yi yok saydığımızdan değil veya uluslararası sistemi yok saydığımızdan değil. Ben şunu söylemeye çalıştım, ikili şekilde bu konuları çözebiliriz. Ama yaşanan süreçte medet umduğunuz AB’nin ve diğer ülkelerin hangi amaçla bunu yaptıklarını da biliyoruz. Size herhangi bir fayda sağlayamayacağını da göstermiş olduk. Bizim arzumuz iki komşu ülke olarak tüm bu meseleleri, diyalogları açık tutarak görüşmek ve devam etmek. Karşılıklı anlayış ve yaklaşım olursa bu meseleleri çözeriz, tek taraflı dayatmayla olmaz. Çözersek yine iki komşu olarak biz çözeriz, başkalarının bir faydası olmaz. Başkaları ancak silah satar, başka amaçlar güder ama biz meselelerimizi çözebiliriz.”