Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği ve Nobel İlaç, hayata geçirdiği Pandemi Anıları projesi ile bugünü gelecek nesiller için arşivliyor.
Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği ile Nobel İlaç iş birliğinde, dünya tarihine damga vuran koronavirüs pandemi sürecinde yaşanılanları hem bugününün insanının analiz edebilmesi hem de gelecek nesillerin günümüz şartlarını değerlendirebilmesi amacıyla ‘Pandemi Anıları’ projesi ile arşivlenecek. Düzenlenen online basın toplantısı ile duyurulan projeyi Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği Başkanı Doç. Dr. Melda Türkoğlu ile Nobel İlaç Genel Müdürü Hakan Şahin anlattı.
“Pandemi Anıları tarihe iz bırakacak önemli bir arşiv kitap projesi”
Dünyanın hemen her köşesini saran virüsün özelikle sağlık profesyonellerinin yaşamlarında derin izler bıraktığını belirten Hakan Şahin projenin kapsamı ile ilgili bilgi verdi:
“2020 yılında hayatımıza giren, tüm dünyayı etkisi altına alan, sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getiren, COVİD-19 salgını sonrası yaşam tarzlarımız, iş yapış şekillerimiz, eğitim faaliyetlerimizde birçok köklü değişiklik oldu. Bu denli köklü değişim arasında tüm dünyada değişmeyen tek gerçek: Sağlık çalışanlarının yadsınamaz gayretleri ve fedakarlıkları oldu. Hepsi salgınla mücadelede toplum sağlığı için cansiparene çalıştı. Virüsle mücadelede hastalanan, hatta hayatını kaybeden birçok sağlık çalışanının hikayelerini hüzünle takip ettik.
’’Sağlık için her şeye değer’’ inancını taşıyan Nobel Ailesi olarak, dünyanın hemen her köşesini sarmış bu virüsün sağlık profesyonellerinin hayatında ne denli izler bıraktığına ışık tutmak için onların bu süreçte yaşadıkları ve yaşamaya devam ettikleri duygularını, korkularını, kaygılarını, umutlarını duymak ve duyurmak istiyoruz.
Bu duyarlılıkla Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği ile birlikte hayata geçirdiğimiz ‘Pandemi Anıları’ projesi hem bu zorlu süreçte yaşananlara birebir şahitlik etmemizi sağlayacak hem de geleceğe bırakılacak bir arşiv niteliği taşıyacak. Pandemi Anıları; bugün başta hastaneler olmak üzere, poliklinklerde, aile sağlık merkezlerinde ve eczanelerde ön cephede fedakârca mücadele eden, emek veren tüm sağlık meslek mensuplarına bir teşekkür projesi olmakla birlikte gelecek kuşaklara bu dönemde neler yaşandığını aktaracak, tarihe iz bırakacak önemli bir arşiv kitap projesidir. Projede, sadece sağlık meslek mensuplarının değil bu süreçten çok etkilenen tüm halkımızın da duygularını duymayı, duyurmayı yürekten arzu ediyoruz. Dolayısı ile başta bu sürecin en önemli kahramanları olan sağlık meslek mensuplarımız olmak üzere tüm halkımızı bu kitabın yazarı olmaya davet ediyoruz.
Pandemi süreciyle birlikte dijitalleşmenin hayatımızdaki önemi daha da arttı. Bu nedenle dijital ortamda sağlık profesyonellerimizin görsel, işitsel ve yazılı notlarını, yaşanmışlıklarını, anılarını toplayacağımız bir arşiv portalı oluşturduk: pandemianilari.org. Bu portala tüm ziyaretçiler fotoğraf, video ve yazılarını yükleyebilecekler.
İlaç firması olarak, bu projenin hayata geçmesi için birlikte hareket ettiğimiz ve pandemi sürecini çok yakından yaşayan, hisseden, mücadelenin en ön saflarında yer alan Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği’ne sizlerin nezdinde bir kez daha teşekkür etmek isterim”.
Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği Başkanı Doç. Dr. Melda Türkoğlu ise konuşmasında sağlık profesyonelleri penceresinden yaşananları şöyle özetledi:
“Türk Dahili ve Cerahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği ve yönetim kurulu adına öncelikle böylesine anlamlı bir projeyi gerçekleştirdiği ve bizlere de paydaş olarak içinde yer alma fırsatı verdiği için Nobel Ailesi’ne teşekkürlerimi ileterek başlamak istiyorum. Aralık 2019 ‘da Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve Mart 2020 itibariyle Türkiye’ye yayılan bu salgın tüm dünyada büyük küçük, kadın erkek, herkesin hayatını derinden etkiledi. Yaşlılarımız günlerce kendi evinde bir esir gibi yaşarken, gençlerimiz bilgisayar ekranından ders yapmayı, ufak çocuklarımız maske takarak oyun oynamayı öğrendiler. Ancak biz sağlık çalışanları bunların ötesinde farklı ve karmaşık duygu durumlarının içinden geçtik, farklı tecrübeler yaşadık.
Neler hissettik?
Korktuk ama öncelikle virüsten değil, yetememekten, yetiştirememekten korktuk, sonra yakınlarımızdan korktuk. And içtiğimiz mesleklerimizi icra ederken annemize babamıza, eşimize, çocuklarımıza zarar vermekten korktuk. Ve en son bu uğurda canını kaybeden meslektaşlarımız oldukça bizler de kendi hayatımızdan korktuk.
Özlem duyduk. Yakınlarımıza, eşimize, çocuklarımıza, anne babamıza zarar vermemek adına günlerce onlardan uzak kaldık, halen yüzlerce sağlık çalışanı ailelerinden uzakta yaşadığı özlemle hizmet vermeye devam etmekte.
Panik olduk. Bu virüsün yeni olması, yayılımından korunmaya, tanısından tedavisine her bilginin yeni ve denenmemiş olması bizleri bilgi edinme konusunda korkunç bir paniğe itti. Her gün yeni bir bilgi, yeni bir makale, sosyal medyadan paylaşılan mesajlar. Korkunç bir literatürün içinde boğulduk. Bunların hangisi doğruydu, hangisini hastamızda uygulamalıydık, nasıl korunacaktık, hangi maskeyi takacaktık vs. bunca işin arasında bunları da değerlendirmek ve doğrusunu seçmek durumundaydık.
Üzüldük. Kimi genç yaşta olan nice ölümler gördük, değişik öykülere tanık olduk. Yoğun bakıma hasta yatırmak üzere değerlendirmeye gittiğim, nefes almakta ileri derecede zorluk çeken hastanın, yoğun bakımdan geldiğimi söyleyince, kendini hiç düşünmeden bana yoğun bakımda yatan eşini sorduğunda neler hissettiğimi ya da anne ve babası hastanede COVİD-19 nedeniyle tedavi görürken babasını kaybeden bir kız çocuğunun “ne olur bari annemi yaşatın” dediğinde hissettiğim duyguyu tarif etmem mümkün değil.
Hayatımızda neler değişti?
Çalışma hayatımızda çok yoğun çalıştık, çok yorulduk. Aynı mesai içerisinde iki katı iş yapmak durumundaydık, bir yandan COVİD-19 hasta grubu ile uğraşırken bir yandan COVİD-19 olmayan hastalar devam ediyordu.
Çalışma sırasında katlanmamız gereken zorluklar da vardı. Nefes bile almanızı engelleyen maskeler, görmenizi engelleyen gözlükler, hareket etmenizi engelleyen tulumlar, dokunmanızı engelleyen eldivenler ile çalışmak çok zordu. Alışkanlıklarımız ve çalışma düzenimiz, mesai arkadaşlarımız her şey değişti. Hastanelerin farklı salgın planlamaları içerisinde farklı disiplinlerden farklı sağlık çalışanlarıyla çalışmak durumundaydık. Birbirine alışık olmayan kişiler kısa sürede adapte olarak bir ekip kurmak zorunda kaldı. Zaman zaman gerildik, ancak sonrasında alışkanlıklarımızı bir kenara bırakıp, mevcut ekiple hoşgörü ile çalışmayı da öğrendik.
Bu süreç içerisinde hepimizin içinden bir Einstein çıktı. Sağlık ekipmanlarının yetememesi en büyük endişelerimizden biriydi. Bu nedenle bu konuda da her birimiz birer mucit olduk neredeyse. İşimize yarayacak ekipmanları elimizdeki malzemelerle oluşturmaya çalıştık, yaptıklarımızı da birbirimizle paylaştık, çok keyif aldık.
Şu an pandeminin ortasındayız. Artık sürece de çalışmaya da daha fazla uyum sağladık. Bir an önce bu dönemi atlatmak ve eski günlerimize kavuşmak istiyoruz. Tıp dünyasında 100 yılda bir görülebilecek bu salgına bizler şahit olmuştuk. Ancak yaşadıklarımızı, tecrübelerimizi, duygularımızı sonraki nesillere aktarmak en büyük görevimiz olmalıydı. Tam bu noktada Nobel ailesinin önerisi ‘Pandemi Anıları’ projesi ile tanıştık. ‘Pandemi Anıları’nın geleceğe ışık tutacak büyük bir kaynak olacağına inanıyoruz. Bu proje, yaşadığımız tecrübenin ileri kuşaklara iletilmesini sağlayarak tıp alanında verilecek büyük bir hizmetin ismi olacaktır. Bu nedenle bunu önemsiyor ve tüm üyelerimizi, tüm sağlık çalışanlarını görsel, işitsel, metinsel hikayelerini paylaşmaya davet ediyoruz. Bu kitap bizler tarafından oluşturulacak ve ileri nesillere aktarılacak en büyük eser olacaktır. Kitabın oluşmasına koşulsuz destek veren ilaç firmasına içtenlikle teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı iletiyorum’’.