Türk kültürünün sembollerinden atlara yoğun ilgi

Türk kültürünün sembollerinden biri olan atlara, vatandaşların yoğun ilgisi devam ediyor.

Türk kültürünün sembollerinden atlara yoğun ilgi

Türk kültürünün sembollerinden biri olan atlara, vatandaşların yoğun ilgisi devam ediyor.

Türk kültür ve uygarlığının önemli bir aşama kazanmasını sağlayan atlar, Türklerin tarihinde önemli bir konuma sahip olarak biliniyor. Asırlar geçse de Türklerin atlara olan ilgi ve merakı azalmıyor. Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde bulun Dörtbey At Çiftliği, vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor. Dörtbey At Çiftliği ortaklarından Arda Akyıldız, atların bakımı, eğitimi ve atlara yönelik ilgiye ilişkin İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulundu.

“Güzel bir yoğunluğumuz var”

Dörtbey At Çiftliği ortaklarından Arda Akyıldız, at çiftliğini ilk başlarda kendilerine hobi olarak kurduklarını belirterek, “Yoğun talep ve arkadaş çevresinin baskısından sonra dışarıya da açmaya karar verdik. Şu an gayet güzel gidiyor, güzel bir yoğunluğumuz var. Gelenler gayet memnun” dedi.

At bakımları ile ilgili bilgi veren Akyıldız, “Çiftliğe ilk geldiğimizde genel temizlik oluyor. Ahırın temizliği, atların temizliği yapılıyor. Ondan sonra atların yemi ve otu veriliyor. Tımarları yapılıyor. Egzersiz yapmamış atlar varsa dışarı çıkarılarak rutin egzersizleri yapılıyor. At bakımı günlük böyle devam ediyor” diye konuştu.

“Havanın sıcaklığına ve yoğunluğuna göre atlarımızı tekrar çıkartıyoruz”

Hafta sonu çok yoğun olduğu zaman atları iki turda bir dinlendirmeye çalıştıklarını söyleyen Arda Akyıldız, “Atlarımız dinleniyor, havanın sıcaklığına ve yoğunluğuna göre atlarımızı tekrar çıkartıyoruz. Bunlar da can olduğu için ben sürekli çıkması taraftarı değilim o yüzden yorulmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Nal değişimi, atın dışarı çıkması, yürüdüğü yer ve araziye göre değişiyor”

Atların nal değişimi hakkında bilgi veren Akyıldız, şunları söyledi:

“Ortalama bir, bir buçuk ayda değişiyor. Bir buçuk aydan uzun süren de oluyor, bir aydan kısa süren de oluyor. Atın dışarı çıkması, yürüdüğü yer ve araziye göre değişiyor. Yapılışına göre de değişiyor. Bazı arkadaşlarımız güzel yapamıyorlar düzgün olmuyor. At rahat durmadığı için hızlı yapmak zorunda kalıyorlar. Nallar düşebiliyor.”

“Böyle bir yer yaptıktan sonra Türk insanının atı ne kadar sevmiş olduğunu gördüm”

Önceden pansiyoner olduğunu ve çiftliğinin olmadığını belirten Akyıldız, “Atım başka çiftliklerle kalıyordu. Böyle bir yer yaptıktan sonra Türk insanının atı ne kadar sevmiş olduğunu gördüm. Bunun da ilerleyeceğini düşünüyorum” dedi.

“Attan korkan insanların gelip görmeleri lazım”

At çiftliğinde vatandaşlara antrenörler eşliğinde eğitim verdiklerini ifade eden Arda Akyıldız, şunları kaydetti:

“Ailecek grup eğitimi ve bireysel eğitimler verebiliyoruz. Genelde eğitimleri hafta içleri akşam serin saatlerde veriyoruz. Hem atlar için rahat oluyor hem de gelenler için. Attan korkan insanların gelip görmeleri lazım. Ben de korkuyorum binmeden önce şu an benim çiftliğim var. Gelip atı sevmeleri lazım, üzerine binmeleri lazım. Tek başına kimseyi tura çıkarmıyoruz. Ben de tedbirleri almak zorundayım. Vatandaşlarımızı manejimizin içerisinde ata bindiriyoruz, kısa eğitim veriyoruz. Ondan sonra tedirgin olmazlarsa tura çıkartıyoruz. Eğitmen eşliğinde göl turumuz mevcut.”

“Binmediğim zamanlar huzursuz hissediyorum”

At çiftliğine gelen vatandaşlardan Handan Işıksal, ilk başlarda ata binmekten korktuğunu belirterek, “Sonradan öyle bir alıştım ki artık binmediğim zamanlar huzursuz hissediyorum. At korkumu ata binerek yendim. Şimdi çok seviyorum, baştaki korkumun yüzde 3’ü bile yoktur. Haftada bir, iki saat at binmeye geliyorum. Aslında hiçbir şeye benzemiyor. Ne araba ne motor, çok farklı bir duygu. Hem hayvanı seviyorsunuz hem onun koşarken verdiği hissi sevmeye başlıyorsunuz. Çok güzel bir duygu” ifadelerini kullandı.

Türklerin sembollerinden olan atın, milattan önce 3 bin, 2 bin 500’lerden beridir Türklerin hayatında olduğu biliniyor.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER