Ticaret Bakanlığı’nın alışverişin kurallarını değiştirecek yasa teklifinin tartışmaları sürerken, uzmanlar, sektörü ikiye bölen tasarıyı değerlendirdi. Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu sadece marketlere getirilecek bazı kısıtlamaların fiyatların dengelenmesi için yeterli olmayacağını savunurken, Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin ise, “Geldiğimiz süreçte bir bakkalı 50-60 yıl önceki haliyle koruma imkanı olamaz. Bakkallar dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak. Ancak kendini bir şekilde bu değişen şartlara uyarlayanlar olacak” ifadelerini kullandı.
Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan perakende yasa tasarısına göre zincir marketlerde tütün mamülleri başta olmak üzere mobilya, cep telefonu, televizyon, elektronik eşya ve beyaz eşya satışı yasaklanacak. Taslağa göre, sayıları on binlerle ifade edilen bu marketler pazar günleri de saat 11.00’den önce kapılarını açamayacak. Zincir market temsilcileri tasarının kayıt dışını artırıp, istihdamı düşüreceğini, tüketicinin uygun fiyatlı ve güvenli gıdaya erişimini kısıtlayarak enflasyonu artıracağını, yatırımları azaltarak ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini ve devletin vergi gelirlerini azaltacağını savunurken, konu sektörü ikiye böldü. Uzmanlar, adeta alışverişin kurallarını değiştiren yasa tasarısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İstanbul Ekonomik Araştırmalar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, tasarı ile zincir marketlerin günah keçisi ilan edildiği izlenimi oluştuğun belirterek, “Gıda enflasyonunda gerçek sorumlu büyük marketler mi diye baktığımızda böyle olmadığını görüyoruz. Eğer öyle olsaydı bakkallarda, manavlarda, semt pazarlarında gıda fiyatlarının daha düşük olması beklenirdi. Halbuki tam tersi, büyük marketlerdeki fiyatlar hem bakkala hem markete göre daha düşük ve daha uygundur. Bunun nedeni de büyük marketlerin ürünleri çok sayıda alması ya da doğrudan toptancıdan almasıdır. Peki o halde gıda fiyatlarındaki artışın sorumlusu kim? Bu bağlamda işin, üretici, dağıtım ve nihai satıcı olarak üç boyutu var. Sadece bir tarafı regüle ederseniz sorunu çözme ihtimali olmaz. Burada ilk olarak küresel nedenler, yani küresel ısınmaya bağlı olarak tarım arzının, tarımsal ürünlerin arzının azalması var. Diğer tarafta dağıtım yani lojistik kanalı var. Burada hem taşıma maliyetleri yüksek hem de arada çok fazla aracı olabiliyor ve birileri de gerçekten hak etmediği bir kazanç elde edebiliyor. Yani bir liraya aldığını iki liraya satan birileri var o süreçte. Lojistik arz tarafına dokunmadan sadece nihai satıcı tarafını regüle etmeye kalkılırsa sorunun çözülme imkanı yok. Üretici, dağıtım-lojistik ve nihai satıcı boyutu, üç tarafı regüle etmeden sorunu çözme imkanı yok” dedi.
“Bir bakkalı 50-60 yıl önceki haliyle koruma imkanı olamaz”
Tasarıda önerilen Pazar günleri zincir marketlerin geç açılması maddesine değinen Bilgin, “Bence o da yanlış çünkü her şeyin, tüketim alışkanlıklarının değiştiği, e-ticaretin bu denli önemli hale geldiği günümüz dünyasında, böyle bir süreçte bir bakkalı 50-60 yıl önceki haliyle koruma imkanı olamaz. Bakkallar dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak. Ancak kendini bir şekilde bu değişen şartlara uyarlayanlar olacak. Bakkal da daha erken saatte açıp daha geç saatte kapatacak, raflarını daha temiz tutacak” diye konuştu.
Bilgin, zincir marketlerde elektronik ürünlerin satılmasının engellenmesi durumunda bu kez de vatandaşların AVM’lerdeki teknoloji marketlerini tercih edeceğini savundu.
Dünyanın en önemli sorunlarından birinin gıda güvenliği olduğunu vurgulayan Bilgin, “Yediğimiz, içtiğimiz, satın aldığımız gıdanın gerçekten sağlıklı olup olmadığı, tarihinin geçip geçmediği gibi unsurlar büyük marketlerde bir şekilde görülebiliyor. Büyük market dışındaki yapılarda, büyük markette görebildiğimiz şeyleri de kontrol edemiyoruz. Büyük marketlerde gıda güvenliğinin diğer satış noktalarına göre bir nebze de olsa daha fazla sağlandığını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Fiyat artışları sebebiyle çok suçlanan perakende sektörünün kar marjlarının söylendiği gibi yüksek olmadığına dikkat çeken Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin ise, “Tarım fiyatlarında korkunç durum var. Ne üreten, ne tüketen, ne nihai satıcı memnun. Ama arada birileri memnun. O birilerini bulmadan, onların üzerine gitmeden, tarım ithalatı ile alakalı durumun neden kaynaklandığını anlamadan, bir tek nihai satıcı üzerine giderseniz bu olmaz. Kar marjları zaten belli, bu şirketlerin çoğu da halka açık. Gizli saklı olan üreten kişi ile nihai malı satan kişi arasında olan biten. Oralara bakılması lazım. Nihai mal satıcısı üzerine baskı kurarak enflasyon düşürmek beyhudedir. Mal ve hizmet üreten kişilerin maliyetini düşürerek makul fiyatlarda mal satmaya ikna etmek gerekiyor. Ama biz dönüp dolaşıp günah keçisi olarak nihai mal satıcılarını buluyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.
Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, Yasa tasarısında yer alan zincir marketlerde elektronik cihaz satışı yasağını ve Pazar günlerine getirilen açılış saati kısıtlamasını değerlendiren Ağaoğlu, “Küçük yerlerde elektronik cihazları ucuz fiyata alma imkanını tüketicinin elinden almak onu ortadan kaldırmak sonuçta türeticiye zarar verir. Pazar günleri zincir marketlerin sabahları 11.00’dan önce açılmaması, düşünün bazı köylerde bakkal çoktan kepenk kapattı. Orada zincir marketlerin şubeleri var. Pazar sabah kahvaltılık almaya gidecek vatandaş 11’e kadar o kapıda beklemek zorunda kalmamalı. Ayrıca bir marketten temizlik malzemesi ihtiyaçlarını gıda ihtiyaçlarını kırtasiye ihtiyaçlarını sebze-meyve alan vatandaş, çıkarken tütün mamulü isteyecek, onu da temin edemeyince başka satış noktası arayacak elinde o torbalarla tüketiciye bu da eziyet olabilecek” ifadelerini kullandı.
Yerel marketlerin desteklenmesi gerektiğini savunan Ağaoğlu, “Bu yerel marketlerin büyük mağaza sayısına ulaşmış marketlerle karşı karşıya bırakılması, güreş pistinde tüy sıklet güreşçi ile ağır sıklet güreşçinin aynı anda güreştirilmesinden farklı değildir” açıklamalarında bulundu.
Gıda fiyatlarının dengelenmesi için çiftçiyi ve toprağı işaret eden Ağaoğlu, şunları söyledi:
“Tüketici çiftçinin cebine girenden rahatsız değil. Tam tersine çiftçisi villada otursun istiyor tüketiciler. Ama çiftçi aldığın zirai ilaç, tohum, gübre lojistik maliyetleri ile birlikte adeta eziliyor, boğaz tokluğuna çalışıyor, çoğu zamanda borçlardan kurtulamıyor. Marketler yasası ile marketlere kısıtlama getiriliyor, bakkallar korunuyor diyor ama bence bu çok geç kalmış bir düzenleme. Ortada bakkal kalmadı neredeyse. Kalan da kendi mahareti ile, iyi esnaflık ile, evlere servis yaparak, yöresel ürün satarak, müşteriyle iyi ilişkiler kurup kar marjlarını makul seviyelerde tutarak ayakta kalabildiler. Diğerleri çoktan kapandı.”