Ustasız öğrendiği saz imalatını 38 yıldır aşkla devam ettiriyor

Antalya’da deneye deneye saz yapımını öğrenen ve mesleğini 38 yıldır aşkla devam ettiren Ramazan Karataş, gözleri görmez, elleri tutmaz oluncaya kadar işine devam edeceğini belirtti. 38 yıla 500’ün üzerinde saz sığdıran Karataş’ın en büyük isteği ise kendisinden sonra geride bir öğrencisini bırakabilmek.

Ustasız öğrendiği saz imalatını 38 yıldır aşkla devam ettiriyor

Antalya’da deneye deneye saz yapımını öğrenen ve mesleğini 38 yıldır aşkla devam ettiren Ramazan Karataş, gözleri görmez, elleri tutmaz oluncaya kadar işine devam edeceğini belirtti. 38 yıla 500’ün üzerinde saz sığdıran Karataş’ın en büyük isteği ise kendisinden sonra geride bir öğrencisini bırakabilmek.

Antalya’da çocukluk yıllarında radyoda türküleri dinleye dinleye müzik sevgisi oluşmaya başlayan 2 çocuk babası 65 yaşındaki Ramazan Karataş, 15 yaşındayken küçük bir saz sahibi oldu. Bu saz üzerinde deneme yapan ve çalmaya başlayan Karataş, kendi sazını yapmaya karar verdi. İnşaatçılık yapan babasının yanında zamanını geçiren Karataş, keser ile bulduğu kütükleri oymaya başladı. Oyduğu ağaçlara tenekeden kapak takıp, tel bağlayan Ramazan Karataş, denemelerine yıllarca devam etti. Dut ağacını oymaya başlayan Karataş, yapa boza hiç ustası olmadan 7 yıl içinde saz yapmayı öğrendi. Bunun yanında taksicilik, inşaatçılık, petrol istasyonunda pompacılık gibi işlerle de uğraşan Karataş, kendini saz yaparken buldu. Yaptığı sazların beğenilmesi ve talep görmesi üzerine Karataş, kent merkezinde bir atölye açtı. Karataş, ilerleyen yaşına rağmen mesleğini ilk günkü gibi aşkla devam ettiriyor. Birçok yerel sanatçı, halk eğitim merkezleri ve TRT sanatçılarına saz yapan Karataş, müzik eğitimi olmamasına rağmen yaptığı enstrümanı çalıp, türkü söylemesiyle de takdir topluyor. Bugüne kadar 500’ün üzerinde saz yapan Karataş’ın en büyük hayali ise kendisinin arkasından mesleğini devam ettirecek bir öğrenci bırakabilmek. Karataş, 40 metrekarelik atölyesinde elleri tutmaz, gözleri görmez olana kadar mesleğini devam ettireceğini söyledi.

"Hiç ustam olmadı"

İlkokul yıllarında müziğe karşı ilgisinin ortaya çıktığını ve türkü söylemeye başladığını dile getire Karataş, 12 yaşında ilk sazını edindiğini söyledi. Aldığı sazın kendisine fazla yarar sağlamadığını ifade eden Karataş, “Babam inşaat ustasıydı. Onun keser ve diğer aletleriyle bulduğum bir kütüğü oymaya başladım. Kare oluyordu ama ben yılmadım, devam ettim. O dönemde başlayan saz merakımda 38 yılı geride bıraktım” dedi.

Birçok meslekle uğraşsa da kendisini hep saz yapımında bulduğunun altını çizen Karataş, “İçimdeki merak, aşk beni hep saz yapımına çekti. Bana bu işi öğreten hiç ustam olmadı. Yüzlerce kütüğü oyup, şekil vere vere, deneye deneye bu işi öğrendim. Ardından düzgün yapmaya gayret ettim, yılmadım. Şimdi müşterilerim beni arayıp buluyor. 17 yaşımda usta oldum ve istediğim sazı yapmaya başladım” diye konuştu.

"Hep daha iyisini yapmaya gayret ediyorum"

Sazlarının hepsinde el emeği göz nuru olduğunu dile getiren Karataş, daha çok yayla ağaçlarından saz yaptığını belirtti. Daha çok dut ve iğde ağacından saz yaptığını anlatan Karataş, kapağı Artvin ladininden, sapını ise gürgen ağacından yaptığının altını çizdi. İyi bir sazı ortaya çıkarmak için en az 3-4 aylık bir zaman gerektiğine vurgu yapan Karataş, “Kuruması, işlenmesi lazım. Polyester çekildiği zaman 15 gün beklemek gerekiyor. Tamamen hepsi el emeği göz nurum. Günde 10 saatimi saz yapmak için harcıyorum. Her yaptığım sazda bir öncekinden daha iyisini, daha güzelini, daha iyi ses verenini nasıl yaparım diye gayret ediyorum. O hisle çalışıyorum” dedi.

"Benden sonra öğrencim kalsın"

Karataş, müşterinin hep tavsiye üzerine geldiğini ve bir kez bağlamasını çalan kişinin bir başka kişiye hemen önerdiğini belirtti. 300 ile 3 bin lira arasında değişen bağlama fiyatlarının olduğunu kaydeden Karataş, 38 yılda yaklaşık 500 bağlama yaptığını ifade etti. Öğrenci sazı, kısa bağlama, uzun bağlama ve isteğe göre her bağlamayı yapabildiğini kaydeden Karataş, “Hayalim benden sonra bu işi gelecek nesle bırakmak. Meraklı, içinde hevesi olan bir gence mesleğimi öğretmek istiyorum. Ben öldükten sonra iyi bir saz yapan öğrencim kalsın. Meslek ileriye gitsin, ölmesin. Bizim kültürümüz sazımız sözümüzdür. Dükkanın önünden 20 tane genç geçer, dönüpte bakmazlar. Ellerinde bir telefon, bu meslek neyin nesidir diye merak eden yok. Yapmaya heves eden yok” dedi.

"Gözü kapalı yapıyor"

İyi bir bağlama ustasının aynı zamanda iyi bir çalıcı olması gerektiğinin altını çizen Karataş, “Ben şimdi ellerim gözüm alıştı, ölçü, metre bile kullanmadan saz yapıyorum. Hangi saza kaç numara tel takılır gözüm kapalı bilirim. Bunların hepsi beynimde. Her sazın kendine göre bir tel orantısı, numarası var. Sazda ses uyumu çok önemlidir. Bu mesleği ellerim tutmaz, gözlerim görmez olunca bırakırım. Zamanım atölyemde çok verimli geçiyor. İçimdeki aşk ve sevgi tellere, ağaçlara dökülüyor" diye konuştu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER