Muğla, zengin kültürel mirasına yeni bir halka ekleyerek Türkiye’nin ilk Gastro Müzesi’ni açtı. Gastro Muğla adıyla hizmete giren bu yeni mekan, hem Muğla’nın yöresel yemeklerini tanıtan hem de ev hanımlarına eğitimler sunarak bölgenin gastronomik mirasını canlandırmayı hedefliyor.
Müze ziyaretçileri, Muğla’nın meşhur lezzetlerini yerinde deneyimleme fırsatı bulurken, aynı zamanda bu zengin mutfak kültürü hakkında kapsamlı bilgi edinebiliyorlar. Müze içinde yöresel yemeklerin yapım aşamaları ve eskilerden kullanılan mutfak malzemeleri sergilenirken, misafirlere bu tatların tarihi geçmişi de anlatılıyor. Gastro Muğla’nın en önemli projelerinden biri ise kadınlara yönelik düzenlediği eğitim programı. Ev hanımlarına gastronomi alanında çeşitli eğitimler sunularak, hem bölge mutfağına katkıda bulunmaları sağlanıyor hem de yeni kariyer fırsatları oluşturuyor. Eğitim programlarını başarıyla tamamlayan kadınlara sertifika veriliyor, bu sayede kendi girişimlerini başlatmalarına da destek olunuyor.
Gastro Müze sahibi Timur Kocabıçak, "Bizler burada geleneksel turşu yapıyoruz. Yöresel tamamen organik ürünlerden oluşan bir turşu yapacağız. Dolayısıyla çok eskiden beri insanlar biberleri daha uzun saklaya bilmek için kurutma yöntemini ve turşu yapma yöntemini keşfetmişler işte bizde şimdi daha uzun süre dayansın kışında biberlerini yiyebilelim diye turşu kuruyoruz. Burası komple bir tesis bu tesiste yaşayan müze aslında bir köşede ekmek yapan hanımlar ablalar diğer köşede börek yapanlar bir köşede turşu yapıyorlar. Bir köşede pekmez yapılıyor yaşayan müzede Muğla’da geleneksel usulde ürünleri burada üretmeyi ve halkımıza sunmaya devam ediyoruz. Bunların aynı zamanda eğitimlerini veriyoruz. Bizden sonraki nesiller daha genç olanlar bizden sonraki nesillere bunların aktarılmasını sağlıyoruz. Burada bizimle birlikte çalışan ablalarımız var. Bunlar gönüllü olarak gelen ablalarımız. Onlara buraya geliyorlar kimisi burada biraz önceki saydığımız ürünleri yapıyorlar. İçeride de eğitim devam ediyor. Bu eğitim dede geleneksel usulde yemek yapmayı burada aynı zamanda öğretiyoruz. Ama onlara birer altın bilezik vermek lazım. Çalışmak istediklerinde de sektörde bu işi yapabiliyorlar. 3 ay eğitimler burada oluyor, 3 aylık eğitim sonunda hem Halk eğitim vasıtasıyla hem de üniversite vasıtasıyla onların sertifikalarını burada taktim ediyoruz. Sertifikayı aldıktan sonra meslek hayatına atanmış oluyorlar. Burada dezavantajlı olan hanımlar var onlara burada hem eğitim veriyoruz hem de harçlıklarını veriyoruz, sigortalarını yapıyoruz. Böylelikle de 3 ay sonunda da eğitim sonunda kendileri yine iş başı yapmış oluyorlar" diye konuştu.