Nostalji - Kırk Ambar

Teze caminin önündeki Soykan parkının önünde durup, yönünüzü kernek dağlarına yani güneye dönerseniz, tam sağınızda kalan dükkanların içinden biriydi. Yanlış hatırlamıyorsam bir yanda Saltoğlu mağazası diğer yanda Billur Köşe züccaciye mağazasının arasında idi, meşhur kırk ambar mağazası.

 Ercişli ailesinin işlettiği mağazada baba Tayyar Ercişli, oğulları Cahit, Mirza ve Mehmet Ercişli kardeşler beraber çalışıyorlardı.

 Cumhuriyet'in ilk yıllarında, daha doğrusu ülkemiz belli bir refah düzeyine ulaşıncaya  kadar, her ihtiyaç  için ayrı mağaza  imkanı olmadığı için, her ilde ve her ilçede insanların tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceği bonmarşe türü büyük mağazalar insanlara hizmet veriyordu. İşte Kırk ambar da bu tür mağazalardan biriydi.

 Kırk ambar bizde nasıl bir merak uyandırır nasıl heyecanlandırırdı. Gidip görmeğe büyük küçük alet edevatı incelemeye can atardık. En çok da annelerimizin gittikleri yerdi, hele bayram Arefe'lerinde nasıl canlanır, nasıl kalabalıklaşırdı.

 Mübalağa ediyor olabilirim ama Kırk ambara giren insan yemek türü hariç evinin tüm ihtiyacını  temin edip başka bir  yere uğramadan evine gidebilirdi. Ne yoktu ki burada, iğneden ipliğe, lamba şişesinden, lamba fitiline, saç tokasından filketeye, arap sabunundan, normal sabuna, kınadan, saç boyasına, kara sakızdan, kenger sakız'ına, bardaktan, tabağa, leğenden, kovaya aklınıza gelen ve gelmeyen her şey.

 Müsaade ederseniz biraz dükkandan bahsedeyim. Kırk ambarın tabanı tahtadan yapılmıştı ve bu tahtayı korumak için, uzun ömürlü olması ve tahta kurusu gibi haşaratı uzaklaştırmak için, tahta mazotla silinirdi, dolayısıyla tahta kokusu, mazot kokusuyla, bir de dükkandaki malzemelerin özellikle naftalin kokusuyla karışınca ortaya adı konulamayan bana göre muhteşem bir koku karşılardı sizi. Daha sonra dükkanın dört yanını kaplayan üstü ve önü cam olan içi çeşit çeşit malzemelerle dolu olan tezgahları görürdünüz. Ayrıca neredeyse bir adam boyu büyüklüğünde içi naftalin ve bu gibi malzemelerle dolu teneke variller göze çarpardı. Dükkanın bütün duvarları, tavana kadar raflarla kaplıydı, tek bir boşluk dahi göremezdiniz. O zaman ki inşaatların tavan yüksekliğinin fazla olduğunu hepiniz biliyorsunuz, buranın yüksekliği de dört metreden aşağı değildi.

 Üstteki raflara insan boyunun yetişmesi mümkün olmadığı için duvara dayalı uzun bir merdiven göze çarpardı. Yukarıdan birşey indirileceği zaman seyyar merdivene çıkılıp malzemeler öyle indirilirdi.

Kırk ambarın sahibi Tayyar Ercişli, enteresan bir kişilikti. Kısacık boyu, tamamen altından ön dişleri, usturaya vurulmuş kafası, kafasından hiç çıkmayan fötr şapkası, sağa sola talimatlar yağdıran gür sesi ve hiç güldüğünü görmediğim yüzü sanki onun alamet-i farikası gibiydi. 

Bir de parayı biraz!!!  fazla sevdiği söylenirdi ...

Tayyar dayı  bir gün, İstanbul 'a mal almaya gider  ve bir caminin çıkışında bir cenaze görür, sevaptır üç beş metre de ben taşıyayım düşüncesiyle, tabutun altına girer, fakat giriş o giriş, bir daha tabutun altından çıkamaz. Kimse gelip  tabutu devralmamaktadır. Gitgide cemaat sayısı azalır, kala kala dört kişi kalmışlardır, en yakın mezarlığa kadar mecburen cenazeyi taşımak zorunda kalır. Zaten ufak tefek olan adam yorgunluktan bitmiş, iyice ufalmıştır.

 Şanssızlık bu ya! bula bula sahipsiz bir cenaze bulmuştur!

 Malatya'ya geldiğinde çocuklarını başına toplar ve

 - "Vasiyetimdir" diyerek, 

- "Sakın ola ki cenaze görürseniz altına girmeyesiniz" ...der...

  Bu tip mağazalar, bu tip insanlar eskilerde kaldılar, ne kadar  çabuk yitip gidiverdiler hayatımızdan.

 Üstelik ayrılıklarının farkında bile olmadık, "Yerine şu dükkan açılmış " lafından daha kolay söyleniverdi kapanışları.

  Evet yerine yeni mağazalar açıldı ama hiçbiri içimizde yer etmiş "Kırk ambar " zerafetini dolduramadı, o heyecanı vermedi.

  Kırk Ambar'ı orada  çalışmış ya da sahibi olmuş kişilerden başka kim hatırlar ki ....

  Hatırlatabildiysem... ne mutlu bana ...

 Tayyar Ercişliye rahmet... ,diğer çocuklarına sağlıklı bir ömür diliyorum....

O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler 

Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına...

YORUM EKLE