Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Kadına yönelik şiddetle ilgili soruşturmaların daha etkin yapılabilmesi için sadece belirli cumhuriyet savcılarının görev aldığı özel soruşturma büroları ile tedbir mahkemelerinin kurulmasını sağladık. Halihazırda, 81 ilde toplam 242 adliyede bu soruşturma büroları faaliyet göstermektedir” dedi.
TBMM Kadına Karşı Şiddeti ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u misafir etti. Tunç, insan haklarının, tüm insanların; hiçbir ayrım gözetmeksizin sırf insan olmasından dolayı sahip olduğu haklar olduğunu belirterek, kendileri için insan onurundan daha üstün bir kimlik olmadığını ifade etti. Tunç, “Kadına yönelik şiddet, bu insanlık onuruna yöneltilmiş en karanlık, en çirkin, en aşağılık saldırıdır. Şiddetin hiçbir türünü kabul etmediğimiz gibi, özellikle kadına yönelik olanını tartışmasız biçimde reddediyoruz. Kadına yönelik şiddeti, insanlık ailesinin tamamına yöneltilmiş bir ihanet olarak görüyoruz. Çünkü kadına şiddet, yalnızca bir kadını değil; bir aileyi, bir toplumu, nesilleri yaralayan, kökleri derine inen bir kötülüğün yansımasıdır. Bu bakımdan kadına karşı şiddeti meşru göstermeye çalışan hiçbir bahaneyi kabul etmiyor, bu tür temelsiz savunmaları reddediyoruz. Bundan sonra da şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Tunç yapılan çalışmalardan bahsederek, “2003 yılına kadar aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere ihtisaslaşmış bir mahkeme yoktu. Aile mahkemelerinin kurulmasını sağlayarak bu konudaki önemli bir eksikliği giderdik. Hâlihazırda 497 aile mahkemesi yargılama faaliyetlerine devam etmektedir. Kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu daha net şekilde vurgulamak gerekiyordu. Anayasanın 10. maddesinde 2004 yılında yaptığımız değişiklikle kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu, devletin bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğuna ilişkin düzenleme yapılmıştı. 2010 yılında da bu maksatla alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağını hüküm altına alarak kadınlara pozitif ayrımcılık düzenlemesini Anayasal güvenceye kavuşturduk. 2011 yılında Aile Bakanlığını kurarak ülkemiz için önemli bir eksikliği gidermiş olduk. 2012 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı kanunla; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesini amaçladık. 2020 yılında Adalet Bakanlığı bünyesinde de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanlığını kurduk. Böylece çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere; adli süreçte suç mağdurlarının korunmasını amaçlayan kurumsal yapıyı oluşturduk. 6284 sayılı kanunda öngörülen tedbirler hakkında karar vermek üzere her adliyede tedbir mahkemeleri (ihtisas mahkemeleri) belirledik. Hâlihazırda, sadece 6284 sayılı kanunda öngörülen tedbirler hakkında karar vermek üzere iş yoğunluğunun fazla olduğu Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere büyük illerimizde tedbir mahkemeleri görev yapmaktadır. Kadına yönelik şiddetle ilgili soruşturmaların daha etkin yapılabilmesi için sadece belirli Cumhuriyet savcılarının görev aldığı özel soruşturma büroları ile tedbir mahkemelerinin kurulmasını sağladık. Halihazırda, 81 ilde toplam 242 adliyede bu soruşturma büroları faaliyet göstermektedir” dedi.
Kadınlara yönelik suçlarda caydırıcılığın sağlanması amacıyla düzenlemeler yaptıklarını hatırlatan Tunç, “2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanununda kadınları koruyan önemli düzenlemeler yaptık. Birçok suç bakımından suçun kadına (özellikle gebe kadına) ve eşe karşı işlenmiş olması suçun nitelikli hali olarak düzenledik. Cinsel taciz suçunun aynı iş yerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmiş olmasını cezada artırım sebebi saydık. (TCK md. 105) ’Töre saikiyle’ kasten öldürme suçunun işlenmesi, suçun nitelikli hali olarak kabul edilerek suçun cezasını Türk Ceza Kanunundaki en ağır yaptırım olan ’ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ olarak düzenledik. Cinsiyet farklılığı nedeniyle ayrımcılık yapmayı suç olarak düzenledik. (TCK md. 122) 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Ceza Muhakemesi Kanunuyla cinsel saldırı suçlarından dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda mağdura baro tarafından avukat görevlendirilmesini isteme hakkı verdik. Yine, 2014 yılında cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların cezaları ve infaz oranlarını kademeli olarak artırdık. Dördüncü Yargı Paketiyle; kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının ’boşanılan eşe’ karşı işlenmesi halini cezada artırım sebepleri arasında düzenledik. Böylece; kasten öldürme suçunun cezası müebbet hapis cezası iken bu suçun boşanılan eşe karşı işlenmesi halinde cezayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak düzenledik. Kasten yaralama suçunun cezası 4 aydan bir yıla kadar hapis cezası iken cezayı yarı oranında artırarak 6 aydan, bir yıl 6 aya kadar hapis cezasına çıkardık. Eziyet suçunun cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası iken cezayı 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına çıkardık. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası iken cezayı bir kat artırarak 2 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çıkardık. 12 Mayıs 2022 tarihinde yaptığımız düzenlemeyle; kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit, işkence ve eziyet suçlarının kadına karşı işlenmesi halini cezada ağırlatıcı neden olarak düzenledik. Bu kapsamda; kasten öldürme suçunun cezası müebbet iken, cezasını ağırlaştırılmış müebbet hapse çıkardık. Kasten yaralama suçunun cezasının alt sınırını 4 aydan, 6 ay hapse çıkardık. Tehdit suçunun cezasının alt sınırını 6 aydan, 9 ay hapse çıkardık. İşkence suçunun cezasının alt sınırını 3 yıldan, 5 yıl hapse çıkardık. Eziyet suçunun cezasının alt sınırı 2 yıldan, 2 yıl 6 ay hapse çıkardık. Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçunu, kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde, tutuklama nedeni varsayılan suçlar arasına aldık” ifadelerine yer verdi.
Bakan Tunç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Mağdur odaklı adalet anlayışını hayata geçirmenin gayreti içinde olduk. Bu kapsamda; suç mağduru kadın ve çocukların, faillerle bir araya gelmeden, uzmanların desteği ile özel ortamlarda ifadelerini verebilmelerine imkân sağlayan adli görüşme odaları oluşturduk. Bugün itibarıyla 81 ilde; 164 adliyede, 172 adli görüşme odasında, 128 bin adli görüşme gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 81 ilimizde kurduğumuz ve sayısı 171 olan adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerimiz; başta çocuklar, kadınlar, engelli ve yaşlı bireyler olmak üzere tüm mağdurların adli süreçte yalnız olmadıklarını hissettirmektedirler. Suç mağdurları, müdürlüklere başvurarak adli süreç boyunca bilgilendirilmekte, ihtiyaç duydukları hizmetlere yönlendirilmekte ve psiko-sosyal destek hizmetlerinden yararlandırılmaktadır. Bu müdürlüklerde, kurulduğu 2019 yılından bu yana 183 bin 399 kişiye bilgilendirme yapılmış, 346 bin 489 hukuk dosyasında, 164 bin 267 ceza dosyasında olmak üzere 510 bin 756 Sosyal İnceleme Raporu hazırlanmış, 19 bin 72 hukuk dosyasında, 112 bin 980 ceza dosyası olmak üzere 132 bin 52 dosyada ifadeye katılınmış ve toplamda 1 milyon 465 bin 199 kişiye adli süreçte psiko-sosyal destek sağlanmıştır.”
Tunç, Adalet Bakanlığı olarak hakim ve savcı ile yardımcılarına eğitimler verdiklerini kaydederek, “2024 yılında uzaktan eğitim de dâhil olmak üzere; 2525 hâkim ve savcı ile yardımcısına; ’Aile Hukukundan Kaynaklanan Davalar’ ve ’6284 sayılı Kanun Uygulamaları’ konularında eğitimler verdik. Bakanlık olarak, kadınların adalet ve yargı hizmetlerine katılmasını da çok önemsiyoruz. Bu kapsamda; 2002 yılında kadın hâkim ve savcı sayısı bin 847 iken; bugün bu sayıyı yüzde 406 oranında artırarak 9 bin 353’e çıkardık. Şu anda toplam 24 bin 695 hâkim ve cumhuriyet savcısının yüzde 38’i kadındır. Halihazırda toplam 3 bin 642 olan hâkim ve savcı adayı ve yardımcısının bin 690’ı kadındır. Adalet teşkilatımızda görev alan 95 bin 870 personelden 45 bin 416’sı yani yaklaşık yarısı kadın personelden oluşmaktadır” diye konuştu.