İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Esad’ın ordusunun performansından dolayı kafası karışmıştı ve bu durumdan şikayetçiydi. Suriye hükümetinin, ordunun durumu hakkında doğru bir analiz yapamadığı açıktı” dedi.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinin ardından devlet televizyonuna açıklamalarda bulundu. Analizler ve gelen haberlerin böyle bir hareketin olacağına işaret ettiğini belirten Arakçi, “ABD ve İsrail rejiminin, direniş eksenini sorunlarla karşı karşıya bırakmayı hedefleyen bir planı olduğunu biliyorduk. Bu tür planlar her zaman vardı ve Gazze ile Lübnan’daki gelişmelerden sonra bu adımlar bekleniyordu. İran ve Suriye’nin istihbarat birimleri, İdlib’deki hareketlilikten haberdardı ve bilgiler Suriye hükümeti ile ordusuna iletilmişti. Ancak iki şey hayret ediciydi. Suriye ordusunun yetersizliği ve olayların hızla gelişmesi. Bu durum sadece İran için değil, herkes için beklenmedik bir tabloydu” dedi.
“Suriye ordusunun psikolojik bir savaşın etkisi altında kaldığını düşünüyorum”
Suriye ordusunun neden bu kadar hızlı bir şekilde geri çekildiğine ilişkin yorum yapan Arakçi, kendisinin ve İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in danışmanı Ali Laricani’nin Esad ile görüştüğünü kaydederek, “Esad’ın ordusunun performansından dolayı kafası karışmıştı ve bu durumdan şikayetçiydi. Suriye hükümetinin, ordunun durumu hakkında doğru bir analiz yapamadığı açıktı. Suriye ordusunun, sahadaki gerçek bir savaştan çok psikolojik bir savaşın etkisi altında kaldığını düşünüyorum. Başlatılan propaganda ve medyada gösterilen atmosfer, ordunun motivasyonunu düşürerek ciddi bir direniş gösterememelerine yol açtı” ifadelerini kullandı.
“İran, Rusya ve Türkiye durumu yönetmek için anlaşma yaptı”
Astana görüşmelerine değinen Arakçi, “Suriye hükümeti ile muhalifler arasında yaşanan çatışmalar Şam’a yaklaştığında İran, Rusya ve Türkiye gerilimi azaltmak ve durumu yönetmek için anlaşma yaptı. Üç ülke, bölgelerindeki grupları kontrol ederek çatışmaları önlemeyi üstlendi. Bu süreç, 10 yılı aşkın bir süredir başarıyla devam ederek Suriye’de barış ve huzurun sağlanmasına katkı sağladı” diye konuştu.
Son saldırıların Astana sürecine aykırı olduğuna vurgu yapan Arakçi, “Astana sürecinin hedeflerinden biri, istikrar sağlandıktan sonra Suriye hükümeti ve muhalifler arasında siyasi diyalogun başlamasına, reformların yapılmasına ve gerekirse anayasa değişikliğine destek olmaktı. Son 10 yılda bu süreçte yavaş ilerledik ve beklenen sonuçlara ulaşamadık. Esad hükümeti ise hem yeterince esneklik göstermedi hem de süreci yeterince hızlı ilerletemedi” dedi.
“Suriye’deki askeri varlığımız yalnızca DEAŞ ile mücadele içindi”
Arakçi, “Suriye’nin iç meseleleri, muhaliflerle diyalog ve siyasi çözüme ulaşmak ya da gerekirse onlarla mücadele etmek tamamen Suriye hükümeti ve ordusunun sorumluluğundadır. Biz yalnızca Suriye hükümetine siyasi destek ve danışmanlık sunduk. Ancak şu anda bu konuda sorunlar yaşanıyor ve Suriye ordusu görevini tam olarak yerine getiremedi” şeklinde konuştu.
Hiçbir zaman Suriye ordusunun yerine geçerek iç meseleleri çözmek veya muhaliflerle savaşmak amacında olmadıklarını söyleyen Arakçi, “Suriye’deki askeri varlığımız yalnızca DEAŞ ile mücadele içindi ve DEAŞ yenildikten sonra sona erdi. Ayrıca, direnişi desteklemek amacıyla da bulunuyorduk” şeklinde konuştu.