Ankara Kriz ve Siyasi Araştırmalar Merkezi (ANKASAM) Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Rusya-Ukrayna krizinde Rusya’nın Avrupa’ya kapıları kapatırken, Türkiye’ye açtığını söyledi. Putin’e sunulan ’Ukrayna’nın doğusundaki iki bölgenin ayrılmasının tanınmasına’ ilişkin tavsiye kararının ise yalnızca diplomasi masasında el kuvvetlendirmeye yönelik olduğunu belirtti.
ANKASAM Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, İHA muhabirine Rusya-Ukrayna krizi çerçevesinde son zamanlarda yaşanan gelişmelere değerlendirdi. ABD’nin krizi artırıcı politika izlediğine dikkati çeken Erol, Rusya’nın Avrupa’ya kapılarını kapattığını fakat Türkiye’ye yeşil ışık yaktığını dile getirdi.
ABD’nin bu krizdeki tutumu daha çok krizi tırmandırmaya yönelik olarak gözüktüğünü söyleyen Erol, “Nitekim ABD menşeli, batı menşeli basın yayın organlarında çıkan haberlere başta Biden olarak ABD’li yetkililerden gelen açıklamalara dikkatlice bakıldığında orada her an bir savaşın olabileceğine yönelik haberlerin ve açıklamaların ön planda olduğunu görüyoruz. ABD perspektifinde burada artan gerginlik daha çok izlenen politikanın parçası olarak ön plana çıkıyor” diye konuştu.
“ABD’nin hedefi Pasifik”
ABD’nin krizler üzerinden kendisine manevra alanı açmaya çalıştığını ve birtakım hedeflere ulaşmaya çalıştığını dile getiren Erol, Rusya’nın ana hedefinin Pasifik olduğunu belirtti.
ABD’nin Ukrayna’yı Pasifik politikasının bir parçası olarak gördüğünü ve ön cephesi olduğunun altını çizen Erol, “Rusya’yı baskı altına almayı ve Rusya’yı kendi belirlediği çerçevede bir ilişkiye çekmeye yönelik politikası uzunca bir zamandır devam ediyor. Burada ABD açısından ön plana çıkan husus Pasifik mücadelesinde Avrupa sac ayağını daha da sağlama almak” değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Erol, Rusya’nın Ukrayna’nın tampon bölge statüsünü devam ettirmeyi istediğini vurgulayarak, “Ukrayna’nın sadece NATO’ya üyeliği değil Avrupa Birliği’ne de üyeliği de Rusya açısından arzu edilen bir durum olarak değerlendirilmiyor. Rusya’nın en temel hedefi kendini güvenliğini tehdit edebilecek birtakım gelişmelere karşı burada kararlılık göstergesi. Ukrayna’ya karşı koyduğu dirençte sert güç de dahil olmak üzere politika da bu şekilde değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.
"Rusya, Avrupa’ya kapıları kapatırken Türkiye’ye yeşil ışık yaktı"
Türkiye’nin arabuluculuk rolü üstlenmesi teklifini “fırsat” olarak değerlendiren Prof. Dr. Erol şunları söyledi:
“Rusya AB ilişkileri ciddi anlamda değişim, dönüşüme uğramış durumda. Bu da Avrupa’nın geleceği açısından büyük bir risk anlamına geliyor. Avrupa’nın ABD’nin etki alanına girmesiyle eş anlama geliyor. Bölgede bir diplomasi girişimi bu ülkelerin başta Rusya ile olmak üzere bölgesel politikaları, çıkarları, enerji güvenliğinden gıda güvenliğine kadar birçok sorun açısından kaçınılmaz. Bu bağlamda son dönemde Türkiye’nin yaptığı çağrıya Ukrayna ve Rusya’dan gelen olumlu cevap da büyük bir olumlu gelişme olarak görüşmekte. Putin’in Türkiye’ye gerçekleştireceği zireved e büyük bir anlamda kendisini yapıcı anlamda gösterecektir. Burada dikkati çeken husus, Türkiye’nin diplomasi bağlamında bu çabasına Rusya’nın verdiği olumlu cevap. Rusya, Avrupa’dan gelen birtakım yaklaşımlara kapıyı kapatırken, Türkiye’ konusunda ise bu sürece arabuluculuk açısından yeşil ışık yakması önemli."
"Savaş sirenleri ABD merkezli batı propagandasının ürünü”
“Türkiye’nin arabuluculuk hususunda başarılı bir sonuç elde edeceğine inanıyorum” diyen Erol, “Buna örnek Rusya ve Ukrayna’nın verdiği olumlu cevaplar. Bir diğer husus Türkiye’nin NATO dahil olmak üzere batıyla buradaki ilişkileri. Hem Ukrayna’nın toprak bütünlüğü hem de ‘Minsk Anlaşmaları’ çerçevesinde bir arabuluculuk yaklaşımı bence her iki taraf açısından da kabul gördü” dedi.
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Igor Konaşenkov’un “Rus askerleri geri çekilecek” açıklamasını değerlendiren Erol, “Rusya savaş istemediğini bu savaş sirenlerinin ABD merkezli batı propagandasının ürünü olduğunu belirtmişti. Dolayısıyla bu çekilme ile birlikte aslında Rusya bölgede savaş istemediği yönündeki söylemler ve eylemler bağlamında tutarlılığını ortaya koymuş oldu. Şubat ayında Putin’in Türkiye ziyareti bu çekilmeyle birlikte açıkçası Rusya arabuluculuk girişimlerine katkı bağlamında bir adım da atmış oluyor” şeklinde konuştu.
“Putin’e sunulan tasarı diplomasi masasında el kuvvetlendirmeye yönelik”
Prof. Dr. Erol, Rus Parlamenterler’in Ukrayna’nın doğusundaki iki bölgenin ayrılmasının tanınmasına ilişkin tavsiye kararının Rusya Devlet Başkanı Putin’e gönderilmesini onaylamasına ilişkin ise şunları kaydetti:
“Rusya’nın diplomasi masasında elini kuvvetlendirmeye yönelik bir adım olarak değerlendirebiliriz. Bu adımla birlikte Rusya, Ukrayna ve diğer devletlere ‘eğer taleplerime olumlu cevap vermezseniz. Minsk Anlaşmaları çerçevesinde ben Gürcistan ve Kırım’daki modeli hayata geçirebilirim. Bu da başta Ukrayna olmak üzere hiç kimsenin talep etmeyeceği krizi daha da tırmandıracak çok farklı noktalara çekebilecek bir gelişme olarak addedilebilir. Şu anki Putin’e sunulan tasarının hayata geçirilmeyeceği kanaatindeyim. Rusya’nın diplomasi masasında elini kuvvetlendirecek bir adım olarak söylenebilir.”