“Akciğer kanserinin erken teşhisindeki gelişmeler umut veriyor”

GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANI PROF. DR. TEKİN YILDIZ

“Akciğer kanserinin erken teşhisindeki gelişmeler umut veriyor”

Akciğer kanserinin erken teşhisindeki gelişmelerin umut verici olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Akciğerdeki pek çok hastalık bronkoskopi yöntemiyle incelense de havayollarının dışında ve göğüs kafesinin içinde kalan birçok hastalığın teşhisinde bronkoskopi tek başına yeterli olmayabiliyor. Bronkoskopi ve ultrasonografi cihazının birleştirilmesi esasına dayanan Endobronşiyal Ultrasonografi (EBUS) ile akciğer kanseri, göğüs kafesi içerisindeki büyümüş lenf bezeleri ile kitlelerin teşhisi ve derecelendirilmesi büyük oranda yapılabiliyor” dedi.

Akciğer kanserinin erken teşhisi ve erken evrelemesi hayati önem taşıyor. Genellikle akciğerdeki pek çok hastalık bronkoskopi yöntemiyle incelense de havayollarının dışında ve göğüs kafesinin içinde kalan birçok hastalığın teşhisinde bronkoskopi tek başına yeterli olmayabiliyor. Böyle durumlarda Endobronşiyal Ultrasonografi (EBUS) yöntemi bronkoskopiye destek çıkarak görünmeyen noktalardaki sorunları da tespit edebiliyor. Medicana Ataköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tekin Yıldız, akciğer kanseri ve EBUS yöntemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

“Tanı ve evreleme süreci kritik önem taşıyor”

Göğüs kafesinin içinde yer alan ve kanın oksijenlenmesini sağlayarak vücuda bir nevi hayat veren akciğerin bu anlamda önemli bir role sahip olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Akciğerdeki en ufak bir iltihaplanma, enfeksiyon veya kanser dahil olmak üzere farklı türdeki sorunları teşhis etmek de hayati bir önem taşıyor. Özellikle de akciğer kanserinde tanı ve evreleme süreci erken dönemde tedaviye başlamak açısından kritik önem taşıyor” şeklinde konuştu.

Genellikle akciğerdeki pek çok hastalık bronkoskopi yöntemiyle incelense de havayollarının dışında ve göğüs kafesinin içinde kalan birçok hastalığın teşhisinde bronkoskopinin tek başına yeterli olmayabileceğini ifade eden Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Bronkoskopi ve ultrasonografi cihazının birleştirilmesi esasına dayanan Endobronşiyal Ultrasonografi (EBUS) ile akciğer kanseri, göğüs kafesi içerisindeki büyümüş lenf bezeleri ve kitlelerin teşhisi ve derecelendirilmesi büyük oranda yapılabiliyor” dedi.

Ameliyata ve hastaneye yatmaya gerek kalmıyor

Prof. Dr. Tekin Yıldız, akciğer kanseri tanı ve evrelemesinde EBUS’un önemli bir katkı sağladığını söyleyerek “EBUS işlemi ile artık ameliyata gerek kalmadan ve hastaneye yatmayı gerektirmeden akciğer kanseri teşhisi konabilir ya da kanser evrelemesi yapılabilir. Uluslararası birçok kaynak da akciğer kanseri evrelemesi için minimal invaziv bir yöntem olarak EBUS’u öneriyor” açıklamasında bulundu.

Akciğer kanserinin trakea (nefes borusu), bronşlar ve akciğerlerde başlayan kötü huylu bir tümör olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Akciğer kanseri, genellikle sigara içmenin veya zararlı kimyasalların solunmasının neden olduğu, solunum yollarındaki hücrelerin DNA’sındaki genetik hasardan kaynaklanmaktadır. Hasar görmüş hava yolu hücreleri kontrolsüz çoğalma yeteneği kazanarak tümörün büyümesine neden olur. Tedavi edilmezse tümörler akciğerin her tarafına yayılarak akciğer fonksiyonuna zarar verir. Sonunda akciğer tümörleri metastaz yapar ve vücudun diğer bölgelerine yayılır. Akciğer kanserinin kesin tanısı, şüphelenilen tümörden alınan biyopsinin bir patolog tarafından mikroskop altında incelenmesini gerektirir. Patolog, kanserli hücreleri tanımanın yanı sıra, tümörü kaynaklandığı hücre türüne göre de sınıflandırabilir. Akciğer kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 15’i küçük hücreli akciğer kanseridir ve geri kalan yüzde 85’i (küçük hücreli olmayan akciğer kanserleri) adenokarsinomlar, skuamöz hücreli karsinomlar ve büyük hücreli karsinomlardır. Teşhisten sonra, hastalığın akciğerler dışına ne kadar yayıldığına bağlı olarak kanserin evresini belirlemek için ileri görüntüleme ve biyopsiler yapılabilmektedir” dedi.

Yaygın bir prosedür

Göğüs kafesindeki lenf bezlerinin akciğer kanserinin sık metastaz yapabildiği anatomik yapılar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yıldız, şöyle devam etti:

“Endobronşiyal ultrason kılavuzluğunda transbronşiyal iğne aspirasyonu (EBUS-TBİA), mediastinal ve hiler lenf nodu metastazlarının tanısında daha az invaziv bir yöntem olarak ilk defa 2004 yılında tanıtıldı. Nodal evreleme, erken evre akciğer kanserinin tanı ve tedavisinde anahtardır. Bir hastanın prognozu ve primer operabilitesi, mediastinal lenf nodu metastazı varlığından etkilenir. Nodal evreleme öncesi değerlendirme genellikle bilgisayarlı toraks tomografisi (Toraks BT) ve pozitron emisyon tomografisi (PET)-BT gibi invaziv olmayan radyolojik modaliteler kullanılarak başlatılır. EBUS-TBİA ayaktan hastalarda, kimi zaman lokal anestezi altında ve bilinçli sedasyonla, genellikle de lokal anesteziyi takiben derin sedasyon ve analjezi altında yapılmaktadır. Bu işlem sırasında görüntülenebilen ve biyopsi örneği alınabilen lenf bezi sayısı cerrahi mediastinoskopiden daha fazladır. Bu nedenle, EBUS-TBİA, akciğer kanserli hastalarda şüpheli nodal hastalığın doğrulanması için artık yaygın olarak birinci basamak bir prosedür olarak kabul edilmektedir.”

Kesi olmadan yapılıyor

EBUS ile hastaneye yatmanın gerekmediğini ifade eden Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Bu yöntemin kullanılması ile birçok hasta gereksiz ameliyatlardan korunabiliyor. İşlemin kesi olmadan yapılması da avantaj sağlıyor. Ayrıca kanserde doğru evreleme ve buna bağlı olarak doğru tedavi de sağlanabiliyor. EBUS ile hastaların çok önemli bir bölümünde evreleme yapılabiliyor ve mediastinoskopik yönteme ancak hastaların yüzde 5-10’unda gerek kalıyor” şeklinde görüş verdi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER