Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alpay Turan Sezgin, yapılan bir araştırmanın sonucunda bazı vitamin ve minerallerin birlikte kullanımının, düşünülenin aksine fayda yerine zarara neden olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alpay Turan Sezgin, dünyada milyonlarca insanın kalp sağlığını korumak için düzenli olarak ek vitaminler ve mineraller almanın yanı sıra birbirinden farklı diyetler uyguladığını ifade etti. Prof. Dr. Sezgin, tıp dergisi Annals of Internal Medicine’in Temmuz 2019 sayısında yayınlanan ve yaklaşık 1 milyon kişiyi kapsayan bir araştırmanın ise yaygın olarak önerilen ve kullanılan vitamin, mineral ve diyetlerin kalp hastalıklarının önlenmesinde katkılarının çok sınırlı olduğunu ortaya koyduğunu belirterek, çalışmanın sonuçları hakkında şu bilgileri verdi:
“Bu araştırmada; kalp sağlığı için takviye gıda almak ve diyet yapmakla ilgili faydalı bilinenlerden hiçbirinin doğrudan faydalı olduğuna dair kanıt olmadığını belirtiyor. Tuz tüketiminin sınırlandırılması normal kan basıncına sahip kişilerde tüm nedenlere bağlı ölümleri azaltırken, yüksek kan basıncı (hiper tansiyon) olan kişilerde kardiyak sebeplere bağlı ölümleri azaltıyor ama tüm nedenlere bağlı ölümleri önlemiyor. Annals of Internal Medicine dergisinin Temmuz 2019 sayısında yayınlanan araştırmaya göre 992 bin 129 kişiyi kapsayan toplam 277 klinik deneyden elde edilen sonuçlar, özellikle gelişmiş toplumlarda çok sık kullanılan 16 ek vitaminden çok azının ve önerilen 8 diyet şeklinden yalnızca birinin kalp sağlığına düşük düzeyde katkı sağladığını ortaya koyuyor. Araştırmanın sonuçlarından biri ise bazı vitamin ve minerallerin birlikte kullanımının, düşünülenin aksine fayda yerine zarara neden olduğunu gösteriyor.”
Sezgin, kalsiyumla birlikte D vitamini kullanmanın kan pıhtılaşmasını ve damar sertliğini artırarak inme riskini de aynı ölçüde yükselttiğini söyleyerek, bu araştırmanın, 2013 yılında yayınlanan ve kardiyovasküler kalp sağlığı için ek vitamin ve mineral kullanmanın kalp sağlığına çok az etkisi olduğuna işaret eden raporu destekler nitelikte olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Sezgin, son araştırmanın sorumlusu West Virginia Üniversitesi Öğretim Üyesi Safi U. Kahn’ın düzenli olarak ek vitamin ve mineral kullananların önemli bir bölümün boşuna bir çaba içinde olduğuna dikkat çekerken Scripps Research Translational Institue kurucusu kardiyolog Prof. Dr. Eric Topol’un ise bu çalışmanın, ek vitamin ve mineral alımına ait hikayenin şüpheli olduğuna dair bulguları güçlendirdiğini dile getirdi.
Folik asit ve Omega 3 öne çıkıyor
24 ek vitamin, mineral ve diyet çeşidinin incelendiği bu araştırmada sadece bilimsel değeri yüksek kontrollü çalışmalar analiz kapsamına dahil edildiğini kaydeden Prof. Dr. Alpay Turan Sezgin, şunları söyledi:
“Bilimsel kanıtı zayıf olan gözlemsel çalışmalar araştırmaya dahil edilmedi. Araştırmada, kardiyovasküler koruma için önerilen A, B, C, D ve E vitaminleri ile beta karoten, kalsiyum, demir, antioksidanlar ve multivitaminlerin hiçbir ek yararı olmadığını belirledi. Yararı düşünüldüğü kadar olmamakla birlikte folik asit ve Omega 3 yağ asidi alımı ise ön plana çıktı. Özellikle folik asidin inme riskini azalttığı, araştırmanın Çin’de yapılan ayağında ortaya çıktı. Ancak Çin vitamin eksikliğinin sık görüldüğü bir ülke olduğundan bu sonucun tüm ülkeler için geçerli kabul edilemeyeceği düşünülüyor. Örneğin, Amerika’da yiyecekler vitamin B12 ile kuvvetlendirilmiş olduğundan ek folik asit alımının bir yararı olup olmadığı net değil. Balık yağı antienflamatuar özelliği olan Omega 3 yağ asidi için sık kullanılan takviye. Yüksek riskli hastalarda reçete ile satılan çok yüksek doz purifiye Omega 3 kullanımının kardiyovasküler sorunları azalttığı biliniyor. Fakat bu araştırma içerisinde balık yağı ile yapılan diğer kapsamlı çalışmaların sonucu hayal kırıklığı oluşturdu. Dr. Kahn, araştırmanın, “Balık yağının kalp sağlığına katkısı zayıftır” sonucunu verdiğini belirtti. Kahn ve arkadaşları kardiyovasküler korunma için önerilen diyetleri de inceledi ve kardiyovasküler sisteme yararlı olan bir diyete dair kesin bir kanıt bulamadıklarını belirtti. Yağ oranını düşüren diyetler için yapılan çalışmalar, bu diyetlerin kardiyovasküler olayları ve buna bağlı ölüm oranlarını azalttığına dair bir kanıt bulunamadığını gösterdi. Bütün tahıl, fasulye, fındık, meyve, sebze ve zeytinyağından oluşan Akdeniz tipi diyet de sağlık otoriteleri arasında değeri yüksek bir diyet olarak kabul edilmekteydi. Bu konuda yapılan klinik çalışmaların bir kısmında Akdeniz diyetinin kardiyovasküler riski azalttığı saptanmışsa da bazı büyük çalışmalarda aslında etkisiz olduğu tespit edildi. Bu nedenle, Said U. Khan ve ekibinin yaptığı araştırma sonucunda ‘nötral’ (etkisiz) kabul edilen Akdeniz diyetinin faydalı olduğuna dair kanıtların bir kez daha incelenmesi öneriliyor.”