Fitalatların günlük kullandığımız plastik, kozmetik ve kırtasiye malzemeleri gibi bir çok üründe bulunduğunu belirten Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun, genel özelliği kullanıldığı malzemeye yumuşaklık ve esneklik kazandırması olduğunu belirterek, “Tüketici ürünlerinin içerisinde yüksek düzeyler tehlike olabileceği düşünüldüğü için fitalat limitleri bazı yönetmelik ve tebliğler ile sınırlandırılmaktadır. İlaçlar içindeki etkin maddelerin salınımının geciktirilmesi ya da uzatılması amacı ile ilaç endüstrisinde de kullanılmaktadır” dedi.
Prof. Dr. Uğur Coşkun, birkaç hafta önce ilaçların içerisindeki fitalatlara maruziyetler ile ilgili Thomas Ahern ve arkadaşları tarafından araştırılan ve Journal of the National Cancer Institute dergisinde gerçekleşen bir çalışma yayınlandığını belirterek şu bilgileri verdi:
“Bu çalışmada ilaçların içerisinde yer alan ’Fitalat’ isimli kimyasal bileşiğe maruziyet artışı ile birlikte çocukluk döneminde görülen bazı kanserler arasında önemli ilişki saptandı. Bu çalışmada 1 milyon 278 ben 685 çocuk arasından, kanser teşhisi konulan 2 bin 27 çocuk incelenmiş. Gebelikte annenin kullandığı ilaçlar ile çocukların doğduktan sonraki 19 yaşına kadar kullandığı ilaçlardaki fitalat düzeyleri ile kanser arasındaki ilişki analiz edildiğinde, ilaçlardan alınan fitalat düzeyleri arttıkça bir kemik tümörü olan osteosarkoma ile hodgkin ve non-hodgkin lenfomalar riskinin ciddi olarak arttığı ortaya konuldu. Çocukluk döneminde ilaçlar içerisindeki fitalata maruz kalan çocuklarda genel kanser oranı yüzde 20 daha fazla. Yine benzer şekilde osteosarkoma riski 3 kat ve lenfoma riski 2 kat artıyor.”
Fitolatlara günlük yaşantımızda kullandığımız plastik malzemeler ve kozmotik ürünler gibi birçok ürün nedeni ile maruz kalındığını hatırlatan Dr. Coşkun, özellikle hormonal sistem, troid bezi ve şeker hastalığı ile ilgili olumsuz etkileri bilindiğini belirterek, “Bazı ürünlerde yasal ’gizli içerik’ gerekçesi ile fitolat kullanımı ve düzeyi hakkında sağlıklı bilgi almak mümkün olmamakta. İlaçların içeriğindeki artan ve kümülatif etki ile çocukluk dönemi kanserlerini artırdığı bilgisi bu çalışmada çok önemli bir sonuç. Bu konunun üzerine gidilmeli ve daha büyük analizlerin yapılması gerekiyor. Belki de bu maruziyetleri azaltarak çocukluk dönemi kanserlerini azaltmak hatta bir kısmını önlemek mümkün olabilir” dedi.