Karadeniz bölgesindeki Covid-19 vaka sayılarındaki artış devam ediyor

Sağlık Bakanlığının yayımladığı tabloya göre Karadeniz bölgesinde vaka sayılarındaki artış devam ederken, Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Genetik ve Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kültiğin Çavuşoğlu, mutant virüslerin Karadeniz bölgesindeki vaka artışlarında önemli bir etken olduğunu söyledi.

Karadeniz bölgesindeki Covid-19 vaka sayılarındaki artış devam ediyor

Sağlık Bakanlığının yayımladığı tabloya göre Karadeniz bölgesinde vaka sayılarındaki artış devam ederken, Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Genetik ve Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kültiğin Çavuşoğlu, mutant virüslerin Karadeniz bölgesindeki vaka artışlarında önemli bir etken olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanlığının yayımladığı illere göre haftalık vaka sayıları tablosunda en çok vakanın görüldüğü iller arasında ilk 3 sırada Samsun, Sinop ve Giresun yer alıyor. Bu illerinde aralarında yer aldığı çok yüksek riskli illerde alınan önlemlerin sonuç vermesi beklenirken, Korona virüse karşı aşılama çalışmalarında ülke genelinde nüfusun yüzde 13’ü aşılandı. Ülke genelinde 11 milyon 765 bin 293 kişi aşılanırken, bu sayının 7 milyon 954 bin 587’e 1. doz, 3 milyon 810 bin 796’e ise 2. doz aşı uygulandı. Giresun’da aşılamada ise toplamda 103 bin 922 aşı yapılırken, bunun 71 bin 836’sı 1. doz, 32 bin 86’su 2. doz olarak uygulandı.

Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Genetik ve Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kültiğin Çavuşoğlu, yapılan araştırmalardan yola çıkarak Karadeniz bölgesinde yaşanan vaka artışlarında mutant virüslerinin etkili olduğunu ifade etti. Virüslerin ne kadar çok yayılırsa o kadar mutasyona uğradığını belirten Çavuşoğlu, “Virüslere baktığımızda kalıtsal materyal ya DNA ya da RNA’dır. Bizi enfekte eden koronavirüs RNA’dır. Virüs ne kadar çok yayılırsa o kadar çok mutasyon meydana getirir. Virüs bir insanı bir hücreyi enfekte ediyor ve orada çoğalıyor. Çoğalırken bu mutasyonlar meydana geliyor. RNA polimeraz enziminin de bunu düzeltme fonksiyonu yok. O da yeni bir mutant tip oluyor. Hep şunu duyuyoruz. Brezilya mutantını duyduk, İngiliz mutantını duyduk, Güney Afrika mutantını duyduk. Ama hiç Çin mutantını duymuyoruz. Çünkü yayılımı bitirdiler ve vaka sayısı az. Virüs ne kadar yayılma şansı bulursa mutasyona uğrama ihtimali o kadar artar” dedi.

“Mutant virüsler Karadeniz’de pandeminin yayılma hızını artırdı”

Karadeniz bölgesinde yapılan incelemelerde yüzde 50 oranında İngiliz mutantının olduğu ifade eden Çavuşoğlu, “Korona virüsler 1960’larda ilk kümes hayvanlarında keşfedildi. Kümes hayvanlarında da bugünkü grip benzeri vakalara neden oluyordu. Sonrada bu hayvanlardan mutasyonla insanlara geçti. Önceden ACE2 reseptörüne tutunamıyorlardı. Ama bu geçirdiği mutasyonlarla tutunmaya başladı. Biz virüse bu kadar yayılma ihtimali verirsek virüs daha çok mutasyona uğrar ve bu sefer kontrol edemeyeceğimiz mutant tipler ortaya çıkar. Şimdi baktığımızda Karadeniz’e özgü bir mutasyon var mı? Gerçekten Karadeniz’de vakalar arttı. Ama Karadeniz’de yapılan incelemelerde yüzde 50 oranında İngiliz mutasyonunun bu bölgede aktif olduğunu görüyoruz. Bu mutasyonun özelliği de daha fazla yayılma eğilimindedir. O nedenle halkımızın bu virüsü ciddiye alması ve yayılımını çok aza indirmemiz gerekiyor. Bunun için yapabileceğimiz çare aşıdır” diye konuştu.

“Aşılama yaparak pandeminin önüne geçebiliriz”

Prof. Dr. Kültiğin Çavuşoğlu, pandeminin sona ermesi için dünya nüfusunun en az yüzde 75’inin aşılanması gerektiğini belirterek şu anda bu oranın yüzde 10’a ulaşmadığını söyledi. Türkiye’nin aşılama oranının ise yüzde 13’lerde olduğunu ifade eden Çavuşoğlu şu ifadeleri kullandı:

“Aşının koruyuculuk özelliği var. Yani aşı olan kişi de bu virüs ile karşılaşabilir. Bu virüsü vücuduna alabilir. Aşı olmayan kişilere göre avantajı şu. Biz aşı olduğumuz için mikroorganizmanın biz öncüsünü vücudumuza verdiğimiz için bağışıklık olmuşmuş durumda. Yani mikroorganizmayla karşılaşıldığında aşı olanlarda vücut doğal yollarla tedaviye başlayacaktır. Aşı olmadığımız takdirde virüs hücre kolaylıkla girip bizi hastanelere düşürecek ya da yoğun bakımlara düşürecek derecede etkili olabilecektir. Yapılan çalışmalarda bağışıklık oluştuktan sonra 3 ila 6 ay arasında koruyuculuk sağladığı yönünde çalışmalar var. Ülkemize baktığımızda kabaca 85 milyon nüfusumuz olduğunu düşündüğümüzde 11 milyona yakın aşılanma olmuş. Giresun’a geldiğimizde ise bizim de 450 bin civarında nüfusumuz var. Aşılanma oranımızda 97 bin. Aslında bunu dünya ile birlikte söylememiz lazım. 122 ülkede aşılananların sayısı 360 milyon kişi ve sayı çok düşük. Bu hastalığın pandemiden çıkması için dünya nüfusunun yüzde 75’inin aşılanması lazım. Türkiye için de böyle Giresun için de. Dünyaya baktığımızda bu oran daha yüzde 10’ları bile bulmamış. Ülkemizde yüzde 13’lerde, Giresun’da ise yüzde 25’lere yaklaştı. O yüzden bu sayıyı yüzde 70’lere çıkarmamız lazım. Biz ülke olarak ta yerli aşımızı birkaç merkezde ürettiriyoruz. Şu an en önde olanı da Kayseri Erciyes Üniversitesindeki aşı çalışması. O aşının insan deneylerine başlandı. Onayının alınması için sonbahar aylarını bekliyorlar. Sonbaharda üretimine başlandığında ülkemizin aşı konusunda dışa bağımlılığı kalmayacağı için bol bol üretilip toplumumuz 6 ayda bir rahatlıkla aşılanabilir”

“Korona virüs, ACE2 reseptörü bulunan hücrelerde yayılma gösteriyor”

Covid-19 hastalığını geçiren kişilerde ilerleyen süreçte kalp ve böbrek rahatsızlıklarının görülmesine de değinen Çavuşoğlu, hücrelerde bulunan bir reseptörün akciğer dışında kalp, böbrek ve bağırsak hücrelerinde de olduğunu, bu nedenle koronavirüs bu organlarda da tahribat yaptığı belirtti. Çavuşoğlu, “Korona virüs hücreye girerken onun bağlandığı anahtar kilit uyumu gibi girdiği bir reseptör var. Buna ACE2 reseptörü diyoruz. Bu reseptör en fazla akciğer hücrelerimizde var. Ama bunun yanında kalp, böbrek ve bağırsak hücrelerimizde de var. Yani bu virüs vücuda girdiğinde sadece boğazda kalacak ya da akciğerlere inecek diye bir şey yok. Bu böbrek hücrelerine de girebilir bağırsak hücrelerine de girebilir kalbe de girebilir. Bu virüsün girebileceği reseptörler o hücrelerimizde de var. O nedenle kişi tekrar boğazdan ya da burunda sürüntü testi yaptırdığında negatif görünebilir. Ama bir ay sonra bakıyoruz ki böbreklerde tahribat ya da kalpte miyokardit dediğimiz duruma neden olabiliyor. Bunun nedeni ACE2 reseptörünün akciğer dışında farklı hücrelerde bulunması bu hücrelere koronavirüsün yayılma imkanı bulunmasıdır” ifadelerini kullandı.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER