Prostat kanserinde erken teşhis önemli

ÜROLOJİ UZMANI PROF. DR. ÇAĞ ÇAL, ERKEN EVREDEKİ PROSTAT KANSERİ ÇOĞU HASTADA HİÇBİR ŞİKÂYETE SEBEP OLMADAN TEŞHİS EDİLMEKTEDİR.

Prostat kanserinde erken teşhis önemli

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Çağ Çal, prostat kanserinin erken safhada çoğu hastada hiçbir şikâyete sebep olmadan teşhis edilebildiğini söyledi.

Prostat kanserinin dünya genelinde erkekler arasında ikinci en sık görülen kötü huylu hastalık olduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Çağ Çal, “Akciğer kanserinden sonra erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Erken ve doğru teşhis hastalığın kalıcı olarak tedavi edilebilmesisi için önemlidir. Her erkek 45 yaşından sonra mutlaka en az bir defa ürolog tarafından muayene edilmeleri ve kanda Total PSA (Prostat Spesifik Antijen) ölçümü yaptırmalıdır. Ayrıca ailesinde (baba, erkek kardeş, amca, dayı gibi) prostat kanseri öyküsü olan erkeklerde bu tetkiklere 40 yaşında yapılmalıdır. Muayene ve kan testi sonucunda prostat kanserinden şüphe edilirse kesin teşhis için biyopsi yapılması şarttır. MRI / Ultrason Füzyon Prostat Biyopsi tekniği hastanede yatış ve ön hazırlık gerektirmeyen, güvenilir ve etkin bir prostat kanseri teşhisi koyma aracıdır. Prostat kanseri erken dönemde çoğu hastada hiçbir şikâyete sebep olmaz” dedi.

Teknolojideki ilerlemelerin prostat kanseri teşhisi için yapılan biyopsilerin doğruluğunu arttırmaya yardımcı füzyon biyopsi tekniğiyle prostat alanını tam olarak hedeflemelerine ve örneklemelerine imkân sağladığını belirten Çal, “Bu teknikte biyopsi öncesi özel bir manyetik rezonans görüntüleme (MRI) taraması yapılarak şüpheli alanlar saptanır ve işaretlenir. İşlem sırasında biyopsi iğnesinin şüpheli hedef alanlara yönlendirilmesi için makattan yerleştirilen ultrasonografi cihazı kullanılır. Böylece prostat dokusundan rastgele değil kanserden şüphelenilen hedeften örnekleme yapılmaktadır. Prostat kanserinin ailesel geçişinde belirli bir oranlama yapmak kolay değil, birinci derece akrabalarında prostat kanseri teşhis edilenlerde yakalanma riski 2 ila 4 kat artar. Tedaviyi ise tamamen hastanın ve hastalığın özelliklerine göre planlıyoruz. Hayatını tehdit edecek niteliklere sahip değil ise, kişilere aktif izlem dediğimiz yöntemi tavsiye ediyoruz. Hiç tedavi yapılmadan bu rahatsızlıktan korunuyor. Çünkü her tedavinin ister istemez bir yan etkisi bulunmaktadır” diye konuştu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER