Yeni tip Korona virüsün Türk toplumu üzerindeki izlerini ölçümlemek amacıyla yapılana araştırmada görüşüne başvurulan 824 kişiden yüzde 64’ü genel olarak Sağlık Bakanlığını süreci başarılı yürüttüğünü belirtti. Yapılan araştırmada görüşmecilerin yüzde 43’lük kesimi virüsün tedavisinin önümüzdeki 1 ay içerisinde bulunacağına inandıklarını belirtti.
Öte yandan, görüşülen kişilerin yüzde 44’ü Korona virüsünün kendilerine bulaşma ihtimalini oldukça düşük olarak değerlendirdikleri belirtti.
2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde tespit edilen yeni Korona virüs (Covid-19) hastalığı, Çin sınırlarını aşarak dünya genelinde yayılmaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü, 11 Mart’ta dünya çapında Korona virüs pandemisi, yani salgın ilan etti. İletişim Bilimleri Enstitüsü ve FRAM Araştırma, yeni tip Korona virüsün Türk toplumu üzerindeki izlerini ölçümlemek ve topluma faydalı iç görüler sağlayabilmek amacı araştırmada bulundu. Araştırmada Türkiye temsili kitlenin detaylı bir şekilde görüşlerini almak için, kantitatif araştırma tekniklerinden bilgisayar destekli telefon görüşmeleri (CATI) yöntemi uygulandığı belirtildi. Her bir görüşmenin ortalama 9 dakika sürdüğü ifade edildi. Araştırmada 26 bölgeden seçilen illerde, nüfusa orantılı şekilde dağıtıldığı 18-80 yaş arası 824 kişi ile görüşüldüğü açıklandı.
Araştırmada bu süreçte en fazla takip edilen mecranın TV, en fazla takip edilen kaynağın da Sağlık Bakanlığı açıklamaları olduğu belirlendi. Araştırmanın kesin bulgusu büyük çoğunluk tarafından (yüzde 64 ve yüzde 80) Sağlık Bakanlığı’nın bu süreci başarılı yönettiği yönünde fikir beyan etti. Başarılı yönettiğini düşünenler arasında erkek, evli ve 65 yaş üstü kişiler daha fazla olduğu görüldü.
Diğer araştırma sonuçları ise şöyle açıklandı:
“Korona virüsü ile ilgili yapılan haberleri inandırıcı bulanların oranı yüzde 44 iken, hiç inandırıcı bulmayanların oranı yüzde 12’dir. Yapılan açıklamalar sonrası alınan kişisel önlemlerin başında kişisel hijyene dikkat etme, toplu ortamlarda dikkatli davranma ve evde kalma gelmektedir. Yüzde 12’lik bir kesim ise hiçbir konuda bir önlem almadığını belirtmektedir. Özellikle erkekler ve düşük eğitimli kişiler bu kesimin çoğunluğunu oluşturmaktadır. Görüşülenlerin yüzde 42’si önümüzdeki dönem için planlı bir etkinliğinin bulunduğunu bu kişiler arasında yüzde 57’sinin bu etkinliği iptal ettiğini, yüzde 10’unun henüz kararsız olduğu görülüyor. Yüzde 33’ü ise yaptıkları bu planı değiştirmeyi düşünmediklerini belirtmişlerdir. Genel olarak bakılırsa görüşülen kişilerin yüzde 44’ü korona virüsünün kendilerine bulaşma ihtimalini yüzde 1 ile 5 arasında gerçeğe yakın algılamaktadır. Gerçeğin üstünde algılayan ise yüzde 56’dır. Yaşa göre analiz derinleştirildiğinde ise 65 yaşına kadar yaş ilerledikçe risk algısı gerçek riske daha yaklaşmaktadır. 65 yaşından sonra ise yine algılanan risk yükselmektedir. Yani 18-24 yaş grubu ve 65+ yaş grubunda kendilerinin korona virüsüne yakalanma ihtimalinin gerçek riskten yüksek olarak algılamaktadırlar. 18-24 yaş grubunun haberleri daha çok internet ve sosyal medya üzerinden takip etmesi buna neden olurken, 65+ yaş grubunun direk risk grubu içerisinde olması ve ve televizyondan haberleri yakından takip etmelerinin endişeye bağlı algılanan riski arttırdığını söyleyebiliriz.”
"Yüzde 44’ü Korona virüsünün kendilerine bulaşma ihtimalini oldukça düşük olarak değerlendirmekte"
Araştırmanın devamında ise bulgular şöyle açıklandı: “Görüşülen kişilerin, yüzde 56’sı ise kendilerine bulaşma riskinin olduğunu belirtmektedir. Yaşlar arasındaki farklılaşmaya bakıldığında ise, 18-24 yaş grubu ve 65+ yaş grubunda kendilerinin korona virüsüne yakalanma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmekteler. Görüşmeciler yakın zamanda tedavi bulunması ile ilgili olumlu bir bakış açısı sergilemiş; yüzde 43’lük oranda virüsün tedavisinin önümüzdeki 1 ay içerisinde bulunacağına inandıklarını belirtmiştir. Her on kişiden dördü Sağlık Bakanlığının süreci çok başarılı yürüttüğünü düşünürken, görüşmecilerin yüzde 64’ü genel olarak Sağlık Bakanlığını başarılı bulmaktadır. Sadece yüzde 4’lük bir kısım Sağlık Bakanlığının süreci hiç başarılı yüretmediğini düşünmektedir. Erkeklerin, evlilerin ve 65 yaş üstü kişilerin diğer gruplara göre daha yüksek oranda Sağlık Bakanlığının süreci yönetmesinin başarılı olduğunu düşündüğü görülmektedir. Yüzde 45’lik bir kesim mevcut durumun abartılmadığını düşünürken, yüzde 25’lik bir kesim ise çok abartıldığını düşünmektedir. Zaman içerisindeki geçişlerde bu algının daha abartılmadığı yönünde geçiş yaptığı görülmektedir. Erkeklerin ve ortaöğretim ve altı öğrenimli kişilerin diğer gruplara göre daha yüksek oranda ortamın abartıldığını düşündüğü görülmektedir.”