Hayatımızın merkezine koyduğumuz ve başarmanın adresi olan Kadınlarımıza her alanda yer verilmesi kaçınılmaz bir gerçekliktir. Kadınlarımızın azim ve gayretleriyle hayatın her alanında var olduklarını görmek mutluluk verici.Fakat maalesef başta siyaset olmak üzere bazı alanlarda Kadınlarımıza yeteri kadar yer verilmediğini düşünüyorum.

Türkiye'de kadınlar 20 Mart 1930'da belediye seçimlerinde seçme hakkı kazandılar. 1933'te Köy Kanunu'nda muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı düzenlendi. Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 5 Aralık 1934'te yapılan anayasa değişikliğiyle kavuştular. 8 Şubat 1935'de ilk defa meclis seçimlerine katılan türk kadınları mecliste 18 sandalye elde ettiler.

Bu gelişmeler hernekadar gecikmişte olsa19.yy da olması gereken ve başarıyla düzenlenmiş kadın hakları çalışmalardır. Bu çalışmalar umut verici ve takdire şayan çalışmalar olarak kendini göstermektedir.

Peki bundan sonra kadın haklarına dönük çalışmalar neden olmuyor? Yada kadınlarımız mevcut haklarını sonuna kadar kullanabiliyormu?

Aslında ülkemizde kadınlarımız her alanda varlar ve var olmaya devam edecekler. Fakat siyasette yeteri kadar  yer aldıklarını düşünmüyorum. Mesela Parlamento da temsiliyet haklı %50 neden değil? Bu konuya dönük neden çalışmalar yapılmamaktadır? Hayatımızı paylaştığımız ve başarının adresi olan kadınlarımızın varlıklarını meclisimizde temsiliyet oranı olarak görme zamanımızın geldiğini düşünüyorum.

Her siyasi parti %50 kadın erkek eşitlik ilkesiyle seçime girmeli  ve bunu parti tüzüklerine koymalıdır. Bu durum sonucunda ülkemizin global düzeyde örnek alınacağını düşünüyorum. 

Kadın hakları ile ilgili duraklama dönemi bitmelidir. Yuvalarımızı yöneten kadınlarımıza siyasette erkeklerle eşit oranda temsiliyet hakkı verilmelidir. Erkeklerimizin de bu durumdan hoşnut olacaklarını düşünüyorum.

Aslında 21.yy da bu konuda çalışmaların olmaması üzüntü verici.Yapılmış olan çalışmaların geliştirilerek devam ettirilmesi kaçınılmaz bir gereklilik olarak görülmeli ve bu alanda çalışmalar başlatılmalıdır. 

Duruma ilişkin bir çaba olmaması tamamen erkek egemenliğini etkin kılmış durumdadır. 

Eğitimli, kültürlü, anlayışlı, yapıcı, zarif ve anne olma lütfuna sahip kadınlarımızın yönetimde temsiliyet kadrolarında erkekler ile eşit sayıda olmaları gücümüze güç katacağı gibi sağduyunun egemen olmasına imkan yaratacaktır. 

Basit bir gözlemle de tespit edileceği üzere tüm dünyada kadınların siyasal katılımı, siyasi organlarda yer alma durumları erkeklerden düşüktür. İstatistiksel veriler de bunu ortaya koymaktadır. Anlaşılacağı üzere yapılması gereken açık ve net olarak kendini göstermektedir. 

Neden ülkemiz bu konuda öncü olmasın? Böylelikle Ülkemizin kadın haklarına ilişkin önemli bir başarıya imza atılabileceğini düşünüyorum.

Kadının siyasal katılımını artırmak için toplumsal cinsiyete duyarlı hükümet programları yapmak ve birimler kurmak gereklidir. Böylece hedeflenen sonuca ulaşmak kaçınılmaz olacaktır. 

Yetersiz ve dengesiz temsil sorununun üstesinden gelebilmek için hem birey olarak kadınların, hem de içinde yaşadıkları toplumun birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Toplum destek vermedikçe kadının çabası yeterli olmayacak, kadın istemedikçe siyasette yeterince sesi duyulmayacaktır.Görüldüğü gibi kadınların siyasi arenada kritik bir kitle olabilmesi için gerekli mekanizmaların harekete geçirilmesi son derece gerekliliktir. 

Umarım gerekli atılımlar yapılır ve sorun olarak gördüğüm bu yanlış uygulama yapılacak kapsamlı çalışmalar ile sonbulur. 

Böylelikle yıllardır uygulanan adaletsiz uygulamalar son bulur ve meclisimiz çiçeklerle donatılır.