canlı bahis - bahis siteleri - kaçak iddaa - kaçak bahis - casino siteleri

YAŞAMA İRADESİNDEN VAZGEÇME: İNTİHAR

*Av. Hicran İLHAN

Güne yaşadığım kent olan İstanbul’un bir ilçesi Fatih’te yaşanan ve beni derinden etkileyen ekonomik sorunları nedeniyle yaşamlarına son veren dört kardeşin toplu aile intiharı haberleri ile başladım.

Çoğu zaman et tırnak olan aile bireylerinin birçok konuda uzlaşamamalarına rağmen, hangi neden ve nedenler ile ortak mutabakat kararı alarak yaşamlarına son verme kararı aldıklarının sorgulanması gerektiğini düşündüm. Çünkü istatistikler incelendiğinde intihar etmek düşüncesinde olan bireylerin öncesinde intihar etmek istediklerini yakın veya uzak çevresine söyleyerek aslında bu söylemleriyle yardım çağrısında bulundukları resmi kayıtlara yansımıştır. Bu öyle bir yardım çağrısıdır ki kişi intihar etmek istiyorum derken aslında “Ben de insanca yaşamak! ölmek istemiyorum! Bana yardım edin yaşama irademin devam etmesi için beni ikna edin” çağrısıdır. Bu ailenin belki bir zamanlar komşumuz, sınıf arkadaşımız, ya da iş arkadaşımız olduğunu veya hiç kimsemiz olsa bile aynı ülkenin vatandaşı olduğumuz bu dört yetişkin bireyden her hangi birinin yardım çağrısı nasıl olur da toplumda karşılık bulmamıştır. Bunun sorgulanması gerekmektedir.

Adli Tıp uzmanlarının görüşüne göre “siyanür önceden fark edilir” ve not önceden hazırlanmış olduğundan ortak mutabakat ile bu dört kardeş intihar etmiş olmasına rağmen, bir kardeşin öne çıkarılma iradesi onu katil olarak gösterme çabası, ekonomik sıkıntının üstü kapatılarak yaşanılan bu olayın işaret ettiği sosyal yaranın üstünü örtmeye yönelik kaygıdan başka bir şey değildir.

Yaşarken en asgari insanca yaşam koşullarını bulamadıkları doğmaya veya yaşamak için var olmaya kendileri karar vermemiş olan insanların, kendi istedikleri için alabildikleri tek karar olan içgüdüsel olan yaşama iradesinden vazgeçme kararını üzüntüyle karşılamakla birlikte hukuki ve dini sebeplerle eleştirecek değilim. Bir ailenin toplu intihar kararı sosyal bir yaradır çünkü. İnsanın doğası yaşamı devam ettirmeye yöneliktir, sonlandırmaya yönelik değil. Birlikte aynı ülkede yaşadığımız bu insanlar karşımızda görünmez olurken biz neler yapıyorduk, asıl sorgulanması gereken budur. Bana göre onlar ekonomik sorunlarıyla ve borç batağıyla mücadele ederken kendi hayat koşuşturmacamızdan kafamızı çevirip bakmaya dahi tahammül edemeyenlerdik biz. Öldüklerinin fark edildiği günün sabahında elektriğini kesmekle meşguldük. Ya da veresiye alacağı için belirtmiş olduğu son gün olan ölüm günlerinde tahsilat için kapısına dayanan bakkal. Yaşamlarını sonlandırdığı için oturdukları rahat koltuklarından en basit şekliyle eleştirenlerdik. Oysa yapılması gereken içerisinde yaşadığımız toplumun bireylerine karşı daha duyarlı olmak ve elimizden geldiğince yardımcı olarak ötekileştirmemektir. Anayasa’da öngörülen sosyal devlet kavramının ise hakkıyla hayata geçirilmesi için mücadele vermektir. Yaşamın sona erdirilme iradesinin altında yatan sebeplerin incelenmesi veya ortadan kaldırılması yerine intihar etmek isteyen bireylerin teşebbüs aşamasında kalmış eylemlerinin hukuken yaptırım altına alınarak cezalandırılmasında her hangi bir kamu yararı olmadığı gibi onların caydırılması için yeterli bir sebep olarak görülmesi ise bana göre ayrı bir garabettir. Şöyle ki; böyle bir suçun sadece teşebbüs aşamasında kalması halinde cezası olacakken, gerçekleşmesi halinde cezalandırılması da mümkün olamamakta çünkü kişi artık yaşamamaktadır. Bu, aynı zamanda “Niye hayatta kaldın sen, ölseydin cezalandırılmazdın, madem yaşadın teşebbüs ettiğin için seni cezalandırılmalıyız” demek anlamına geleceği gibi, sadece dini yasakların yaptırımı olarak da düşünülebilecektir. Oysa üçüncü kişilere zarar vermeyen dini yasakların yaptırımı dinen öngörülmüş olup, intiharın cezası Cehennem’de devamlı kalmaktır. Bu nedenle intiharı teşebbüs aşamasında kalarak hayatta kalmış bireyin cezalandırılmasında hukuki ve toplumsal açıdan her hangi bir fayda kesinlikle bulunmamaktadır. Ancak TCK’nın 84 maddesinde düzenlenen “Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Evrensel hukuk kurallarına uygun bir kanun maddesi olup, İntihar vakıalarının engellenmesi için kapsamının genişletilmesi gereken bir düzenlemedir.

Bizlerin içerisinde yaşamış olduğumuz topluma karşı görevlerimiz vardır. Duyarsız ve farkındalıktan uzak bir toplumsal yaşam yerine, huzur ve mutluluk içerisinde yaşayabilmek adına herkesin üzerine düşen görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gereken yazısız ve yaptırımsız bu kuralların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Herkesin yaşamak istediği ve isteyeceği güzel günler görmenizi dilerim.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
Aydın Boyraz
Aydın Boyraz - 6 yıl Önce

.

Yasemin Erdoğan
Yasemin Erdoğan - 6 yıl Önce

4 kişi hayattan 4 kişi aynı anda aynı sebeplerden hayatlarına son vermişler bunun açıklamasını.
Bunun açıklaması olmaz sebebi olur hayat yaşam geçim bu kadar zorken çevremizdeki insanlar insanlıktan bu kadar uzaklasmisken bu ve bunun gibi bir çoğu olacak buna eminim çünkü insanlar artık herşeyi istemeden yapiyo yapmak zorunda birakiliyo ama kötülük hep isteyerek yapiliyo geçenlerde bir lokanta camında bir yazı gördüm aç olan herkes yemek istemekten cekinmesin ...biliyomusunuz hem çok anlamlı hemde suistimal edici bir yazı bizim insanımız o kadar kotuku o yazıyı bile kendilerine çevirirler sırf bedava diye gider ama gerçekten aç olan birisinin yemeğini yediklerini düşünmezler
İlk önce bizim en büyük yaramizi tedavi edilmesi lazım insanlığa insanlık . Acıma . Ve paylaşım öğretilmesi lazım ki ondan sonra bunlara çözüm bulabilelim insanlık.insanlik.insanlik.