HDP'li Leyla Güven, Musa Farisoğulları ile K. Enis Berberoğlu'nun vekillillerinin düşürülmesi bir anda siyasetin gündemine oturdu.
Leyla Güven ve Musa Farisoğulları "Pkk/Kck davasında terör örgütü üyesi olma", Berberoğlu ise MİT Tırları Davası olarak bilinen davada "Devlet sırlarını açığa vurma" suçlamalarıyla yargılamış ve suçları sabit görülerek cezalandırılmıșlardır. Kararlar temyiz sürecinden geçmiş ve kesinleşmiştir.
Anayasanın 76/2 de "Devlet sırlarını açığa vurma ve terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik edenlerin" milletvekili seçilemeyecegini düzenlemiştir. Adı geçenlerin, maddede belirtilen suçları işledikleri sabit olduğuna göre, kararın kesinleşmesi ile milletvekili seçilme yeterliliklerini kaybettiklerinden vekillikleri düşmüş olmaktadır. Anayasa 84/2 "...bu husustaki mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur" diyerek karar üzerinde meclisin herhangi bir tasarrufunun olmadığını, sadece kararın okunmasını içerdiğini görmekteyiz. Meclis usuli bir işlemi yerine getirmiştir.
Anayasanın 14.Md " Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülük ilkesine aykırı olamaz" düzenlemesi getirilmiştir. Maddenin gerekçesinde ise " Hiç bir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında koruma göremeyeceği" belirtilmiştir.
Yukarıda işlendiği mahkeme kararı ile sabit olan suçları AY-14 ve gerekçesi ışığında değerlendirdiğimizde, bunların dokunulmazlık zırhıyla korunmasının mümkün olmadığı açıkça görülmektedir.
Seçilmiş olmak, suç işlemede özgürlüğü yanında getirmez. Diğer vatandaşlar gibi, milletvekilleride aynı anayasa ve kanunlara tâbidir. Asıl olanın millet olduğu, milletin kendisine tevdi etmediği ve millet hilâfına ve suç teşkil eden bir eylem içinde olması halinde bunun bir cezasının olacağı da muhakkaktır.
Mecliste, kararın okunması sonrası çıkarılan gürültü ve Meclis kararıyla düşürülmüş gibi gösterilmesi siyasi şovdur. Kararın okunmasının üç ay önce veya sonra olmasının bu gürültüyü eksiltmeyecegini, hangi zaman okunursa okunsun bu tavırlarını sürdüreceklerini biliyoruz.
Amerika'da ki gösterilerin burda da olacağını söyleyenler, Gezi diyenler, sokak çağrısı yapanlar aleni şekilde suç işlemektedirler. Terörist cenazelerinde boy göstereceksin sonrada kalkıp sokak çağrısı yapacaksın. Bu onların nerede olduğunun, kendini seçenlerin değil, kimin ve kimlerin vekili olduğunun iz düşümünü göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletine ayar çekmeye kalkanlara ayar çekildiğini en iyi onlar ve ağababaları bilir...