Yaşamın olağan akışının ya da gidişatın hiç de iyi olmadığını hissettiğimiz dönemler olur. Ne kadar çabalasak da, uğraşıp didinsek de ya bir şeyler eksik kalır ya da bir türlü olmaz, istediğimiz sonucu elde edemeyiz. Bazen de o kadar zorlar ki yaşam bizi, tüm kapılar bir bir yüzümüze kapanır hatta yüzümüze çarpılır.Büyük bir yenilmişlik duygusuyla baş etmeye çalışırken bir de ümitsizlik çıkar, bir kez daha yeniliriz. Öyle bir yeniliriz ki, tüm gardımız düşmüş halde hatayı nerede yaptığımızı sorgular dururuz. Sağına dönsen kırgınlık, soluna dönsen küskünlük, önünde arkanda, baktığın her yerde yenilgi görürsün.
Olmadı mı hiç böyle hissettiğin, kendini güçsüz, aciz, çaresiz hissettiğin zamanlar olmadı mı? Oldu tabi ki. Saçlarının uçlarına, tırnaklarına kadar hissettin, tüm hücrelerinle hissettin hem de, yenilgiyi de çaresizliği de, güçsüzlüğü de. Her şeye olan inancını kaybettiğin de oldu.Hatta, en sağlam sandığın inançların da yıkıldı o kapanan son kapının rüzgarıyla. Böyle zamanlarda akıl veren çok olur, elinden tutmak yerine yargılamak vicdanlarını susturur çünkü.
Her doğum sancılıdır derler ya hani. Çektiğin tüm acılar aslında yeni başlangıçlar için gerekli, daha güçlü olman için, senin sen olman için gerekli. Rab, Allah, Tanrı, evren, enerji, ilahi güç ya da inancın her neye ise, ne ise, büyük bir sistemin bir parçası olarak evriliyorsun, hazırlanıyorsun, eğitiliyorsun. Gör olanları, gör, gör artık. Baktığını gör ve gördüğünü de oku. Oku.
Bir çıkış aradığın zamanlarda gücünün ne kadar tükenmiş olduğunu, bu tükenmişlik duygusunu senin kadar iyi kimse bilemez. Seni senin kadar belki kimse anlayamaz; ama kızma kimseye. Yaşadıklarının sorumluluğunu kimseye yükleme, suçlama kimseyi, cezalandırmaya çalışma ve herkesi affet, inan özgürleştiğini hissedeceksin, söz veriyorum affettiğinde şimdiye kadar hiç hissetmediğin ama bağlı olduğun çok ağır zincirlerinden kurtulacaksın. Bunu yüreğinle yaparsan hissedeceksin.
Olması gereken ne ise o olmuştur, yaşanması gereken yaşanmıştır. Alman gereken dersleri al, koy cebinde dursun. Kimseye küsme, kimseyi incitme. Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. En bitmez dediğin dertler de bitiyor, geçmez dediğin sancılar geçiyor; çaresiz ya da imkansız dediğin her şeyin de bir çaresi bulunuyor inan buna.
Çare de, imkan da sensin. Çok duydun bu cümleyi değil mi? Çok mu sıktı artık klişe kişisel gelişim cümleleri. Duymaktan bıksan da, sıkılsan da bunlar gerçek, ne olur kulaklarını tıkama bu gerçeğe, bir kez daha dene olumlu bakabilmeyi. Senin bu dünyada bir düşmanın var, o düşmanın çok yakınında, yanında çoğu zaman, sen bile fark etmeden seni görüyor, izliyor ve seni manipüle ediyor. Sen onu duymuyorsun, görmüyorsun ama nasıl mı oluyor bu? Söyleyeyim. Senin içinde çünkü o. Senin mutsuzluğunla, karamsarlığınla, ümitsizliğinle, inancını yitirmişliğinle, kaygılarınla, gelecek korkularınla, kısaca seni yıpratan bütün negatif duygularınla besleniyor; gücünü, var oluşunu bundan alıyor. Düşmanını olumsuz duygularınla kendi ellerinle besliyorsun, kendini düşmanın bile değil, sen yeniyorsun. Onu mutlu etmeyi bırak artık. Olumsuz duyguları ciddiye alma, teslim ol akışa, pes et demiyorum, akışa güven diyorum. Sen mutlu ol, iyileştir kendini bir saniye bekleme. Şu anda başla kendini inandırmaya. İnancını kaybetmeden, umuda inanırsan, kendini inandırırsan, yıkıntıların arasından kalkmayı böyle başarabilirsin. Bu bir teselli değil, gerçeğin ta kendisi, başarınca anlayacaksın ve yürümeyi öğreneceksin. Derinlerde ölü taklidi yapmaktan sıkılmadın mı? Derinliğini görebilmen için dipten artık çıkmalısın.
İnancını kaybetmeden, bencil olmadan, kalp kırmadan, güzel şeylere odaklanırsan kara bulutlar açılıp güneşin berrak ışıklarını saçlarından tüm hücrelerine kadar hissetmeye başlayacaksın. Şimdi sana bir cümle söyleyeceğim, bu cümleyi de cebine koy ve sık sık hatırla.
Neye inanırsan o olur.
Seçim artık senin.
Çok mu Çaresizsin? Oku O Zaman
Paylaş